Bir satranç tahtasında en kolay feda edilen taş hep piyondur. Ön safta savaşır, yol açar, korunur ama son hamlede kimse onu hatırlamaz.
Piyon kaybedildiğinde oyun devam eder; çünkü yerine yenisi hep vardır. Gerçek dünyada da durum farklı değil.
Masadaki “ŞAH”lar, yani güç sahipleri, seni de bir piyon gibi kullanmak istiyor. Şu an sokaklara çağrılıyorsun.
“Özgürlük” diyorlar, “adalet” diyorlar, “hak” diyorlar. Seni kendi davalarının ön saflarına sürüyorlar. Kime karşı, ne için savaştığını bile bilmeden..
Ama bil ki bu oyunda kaybedecek olan sensin, kazanan ise hep masadaki ŞAH’lar olacak.
Sana “hak” dediler ama seni ilk gözden çıkaracak olan yine onlar. Sana “özgürlük” dediler ama seni zincirleyecek olan da onlar. Sana “kardeşlik” dediler ama eline taş verip seni kardeşine düşman eden yine onlar.
Seni sokaklara çağıranlar, senin yarınını düşünmüyor. Onlar için senin hayatın bir hamleden ibaret. Harcanırsan, yerine yenisini bulurlar.
Yarın seni unutur, arkandan iki sahte gözyaşı dökerler ve sonra yeni piyonlar bulurlar.
Biliyor musun? Sana düşman diye gösterdikleri ile aynı sofrada kadeh tokuşturuyorlar. Seni sokaklarda birbirine kırdırırken, perde arkasında el sıkışıyorlar. Senin döktüğün kanın üstünde pazarlık yapıyorlar. Çünkü bu oyun böyle kurulu. Şahlar tahtada hep güvende, piyonlar ise cephede önde.
Ama artık uyanma vakti geldi. Seni kışkırtanların kim olduğunu gör. Seni sokağa çağıranların masadaki gerçek yüzünü anla.
Seni harcamak için eline bayrak tutuşturanların, aslında seni yok saydığını fark et. Kime hizmet ettiğini bilmeden sokağa çıkarsan, ertesi gün kimsenin seni hatırlamayacağını bil.
Bir piyon olarak kalmak zorunda değilsin. Oyun dışına çıkmak, oyunu bozmak, kuralları değiştirmek elinde. Sokaklarda harcanmak değil, masadaki oyunu anlamak zorundasın.
Şahların kurduğu oyunu gördüğünde, seni piyon olarak değil, bir tehdit olarak görecekler. İşte o zaman oyun değişir. Şimdi karar senin: Seni sokağa çağıranların maşası mı olacaksın, yoksa oyunu bozan kişi mi?
Bir piyon olarak harcanmaya devam mı edeceksin, yoksa oyunun kurallarını sen mi yazacaksın? Karar senin.
*Dr. Özgür AYDIN*
Anayasa'nın 34. maddesi; fikirlerin silahsız ve saldırısız, başka bir ifade ile barışçıl bir şekilde ortaya konulabilmesi için toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını güvence altına almıştır.