Siirt Müftülüğü`ne bağlı Alo Fetva Hattı Çalışanlarına, Madde, Alkol ve Tütün Bağımlılığı Eğitimi Verildi.
Siirt Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programlar ve Kanser Şubesi Bağımlılık Danışma Birimi tarafından Siirt Müftülüğü`ne bağlı Alo Fetva Hattı Çalışanlarına, Halk Sağlığı Müdürlüğü bünyesinde çalışmakta olan Psikolog Songül YILMAZ ve Psikolog İstek BUĞU tarafından madde, alkol ve tütün bağımlılığı ile ilgili eğitim verilerek; bu durumlarla karşılaşmaları durumunda neler yapmaları hakkında teknik bilgiler verildi.
Psikolog Songül YILMAZ ve Psikolog İstek BUĞU tarafından verilen bilgilerde;
Bağımlılık Nedir, Nedenleri Nelerdir?
Bağımlılık, bir maddenin yaşamı ve sağlığı olumsuz etkilemesine rağmen kullanımına devam edilmesidir. Bağımlılığın bir özelliği de, kullanmaya başladıktan sonra kişinin kendisini durduramamasıdır. Bağımlılık bir beyin hastalığı olup, mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir. Bağımlılığın davranışsal, sosyal, biyolojik ve genetik nedenleri vardır; ancak hiçbir neden bağımlılığı tek başına açıklamaya yeterli değildir. Madde kullanımının bağımlılığa dönüşmesinde birçok etken olmasına rağmen, temelde biyolojik bir süreçtir. Kişinin ruhsal özellikleri, genetik yatkınlık, çevresel faktörler, maddeye ulaşılabilirlik, aile yapısı, toplumsal çevre ve kültürel özellikler kişinin madde kullanmaya başlaması ve bağımlılığa dönüşmesinde en önemli etkenlerdir.
Kimler madde bağımlısı olur?
Öncelikle şunu belirtmemiz gerekir ki, madde kullanan herkes için bağımlı hale gelme riski vardır. Kullanımı emniyetli bir madde yoktur. Bununla birlikte dürtüsel, yenilik arayışı içinde olan, kolayca risk alan, aile yapısı bozuk, ihmal edilmiş ergenler, stresle başa çıkma yöntemi olarak madde kullanan ve genetik yatkınlığı olan bireyler çok daha büyük risk altındadırlar. Bağımlılık nasıl gelişir?
Bağımlılık bir kısır döngüdür. Kişi önce maddeye karşı merak duyar, ama aynı zamanda da maddenin etkilerinden korkar. Eğer merak korkuyu yenerse "bir kereden bir şey olmaz" diyerek kullanmaya başlayan kişi bir kere denedikten sonra asla kullanmayacağını sanır, fakat beklenen son bir türlü gelmez. Bundan sonraki aşamada kişi madde kullanımı ile ilgili sorununun olduğunu inkar eder ve kontrolün kendi elinde olduğunu, istediği zaman bırakabileceğini sanır ve buna inanır. Etrafındaki kişilerin uyarısı ona evhamdan öte bir şey değildir.
Madde bağımlılığı gelişen kişiler, bağımlısı olduğu maddeleri tasarladığından daha fazla almaya başlarlar. Bırakmak ya da kontrollü bir şekilde kullanmak için sürekli boşa çıkan bir çaba içerisine girerler. Kullandıkları maddeleri temin etmek, kullanmak ya da etkilerinden kurtulmak için çok fazla zaman harcarlar. Bunun neticesinde günlük işlerini aksatırlar. Öğrencilerin okul devamlılığı ve akademik performansı azalır, ailesi ile çatışmaya girerler. Arkadaş grubu değişir, eve geç gelme, yalan söyleme, zamanının büyük bir bölümünü odasında geçirmeye başlarlar.
Erişkinler ise işyerinde sorun yaşamaya başlarlar, ailesine yeterince zaman ayırmaz ve ihmal ederler, sürekli çatışma ve tartışma haline girerler. Tüm bunlara ek olarak, fiziksel ve psikolojik sorunlarının olduğunu bildikleri halde madde kullanmaya devam ederler. Defalarca bırakmak için karar verirler ama bir türlü başaramazlar. Başaramadıkları için suçluluk ve başarısızlık hislerine kapılırlar. Bu hislerden kurtulmak için daha fazla madde alırlar.
Bağımlılığın başlama yaşı kaçtır?
Bağımlılığın başlangıç yaşı ile İlgili birçok ülkede birçok istatistiksel yöntem kullanılarak yapılan çalışmalar vardır.
Türkiye'de 2003 yılında farklı coğrafi bölgelerden seçilen 6 ilde öğrenime devam eden 16 yaş gençler arasında madde kullanım profili ve sıklığını araştırmayı hedefleyen ESPAD çalışması sonuçları, bağımlılık yaşının düştüğüne işaret etmektedir.
Bağımlılığın biyolojik yönü nedir?
Bağımlılığın gelişmesinde beynin ödül merkezi olarak bilinen ventral tegmental alan, beynin muhakeme, karar verme, dürtü denetimi gibi birçok fonksiyonlarından sorumlu frontal korteks, duyguların yönetiminden sorumlu amigdala, öğrenme ile ilişkili Nucleus Accumbens ve Striatum gibi birçok beyin bölgesinin sorumlu olduğu bilinmektedir. Bağımlılığın her bir aşamasında beynin farklı bölgelerinde değişiklikler meydana gelmektedir. Bu nedenle bağımlılığın gelişimi çok karmaşık bir süreçtir.
Normalde sanat, yemek yeme gibi bize zevk veren uyaranlar beynin ödül merkezinde dopaminin artmasına neden olur. Madde kullanımı da ödül merkezinden yüksek miktarda dopamin salgılanmasına neden olur.
Salgılanan bu dopamin kişinin haz almasına neden olur. Normal şartlar altında bireyin birçok amacı vardır ve bunların arasından bazılarını seçmesi gerekiyor. Amaçların ortaya çıkması, bunlara değer biçme ve eylemin seçimi frontal korteks ile ilişkilidir. Bağımlılığın önemli yönlerinden birisi de, bu amaçların seçiminin madde ile ilişkili olanlarla sınırlı kalmasıdır çoğu zaman. Madde alımının tetiklediği dopamin salınımı zaman içerisinde frontal kortkesi etkileyerek yanlış karar alınmasına, seçilen eylemlerin madde kullanımı ile sınırlı kalmasına neden olmaktadır. Aynı zamanda dopamin Nucleus Accumbens ve Striatum gibi beynin öğrenme ile ilgili bölgelerini de etkileyerek öğrenme yetisinin bozulmasına neden olur. Madde bağımlılığı gelişen kişilerin aynı zamanda yeni bilgiyi öğrenme, kaydetme ve hatırlama yetilerinde de bozukluk gelişmektedir. Tekrarlayıcı ve aşırı dopamin salınımı doğal ödüllendirici olarak bilinen ve normal şartlarda kişiye keyif veren yemek yeme ve sanattan-müzikten keyif almasına da engel olmaktadır.
Bağımlılık genetik midir?
Yapılan bilimsel araştırmalar bazı kişilerin bağımlılığa yatkın olduğunu göstermektedir.
Bu nasıl olur? Herhangi bir nedenden dolayı anormal gene sahip olan bireyler anormal protein üretir, bu da anormal enzim ve anormal reseptör oluşmasına neden olur. Oluşan anormal enzim ve reseptörler beynin zevk ve ödül yolaklarının nörotransmitterlerinde (merkezi sinir sistemi hücreleri arasındaki taşıyıcılar) düzensizliğe neden olur. Bunun neticesinde de madde kullanımı konusunda kontrol kaybı açısından bir zemin oluşur. Dolayısı ile genetik yatkınlığı olan bireyin madde kullanımı sadece kimyasal düzensizliğe yol açmakla yetinmeyip, bağımlılığa giden süreci ateşler. Fakat günümüz teknolojisi ve imkânları kimin genetik olarak yatkın olup olmadığını kesin söylemeye yeterli değildir. Bu nedenle alkol/madde kullanımı beraberinde birçok riski taşır.
Bağımlılık yapan maddeler nelerdir?
Sonunda ödül olan her şey bağımlılık yapabilir. Eğer bunu sadece maddeye indirgememiz gerekirse, yeni maddeden ziyade, yeni ulaşılabilir madde dememiz daha doğru olur. Bugüne kadar tanımlanmış maddeleri kabaca sıralamak gerekirse bunlar tütün, alkol, ecstasy, esrar, eroin, kokain, bonzai, içe çekilen maddeler (bali, uhu, benzin, boya sökücüler, eter, halotan v.s.), LSD, GHB, bazı mantar türleri, ketamin, anabolik steroidler, metamfetamindir. Son yıllarda esrarın kimyasal türevleri olan ve rutin toksikoloji tetkikleri ile henüz tespit edilemeyen, maddeler de kullanılmaya başlanmıştır.
Fakat günümüzde gittikçe artan bir bağımlılık türü de internet bağımlılığıdır. Özellikle ergen ve genç yetişkinler arasında oldukça yaygın görülmeye başlanmıştır. Bahis ve kumar eskiden beri var olan bağımlılık çeşitleri iken, buna çevrimiçi bahis oynama da eklenmiştir. Buna ek olarak bilgisayar oyunları, internet bağımlılığı, sanal alışveriş bağımlılığı da tedavi edilmesi gereken bağımlılık türlerini oluşturmaktadır.
Bağımlılığın psikolojik yönü nedir
Bağımlılığın sebebi ve sürdürülmesini açıklamaya çalışan birçok psikolojik açıklama mevcuttur. Bunların bazıları şöyledir: Klasik koşullandırma Klasik koşullandırmaya dayanan teori bağımlılığın gelişmesi ve bağımlılık konseptinin merkezinde yer alan arzu veya aşırı istek fenomenini açıklamak için kullanılır. Madde alımı ile ilgili çevresel uyaranlar koşullanmış etken haline gelebilir. Örneğin deniz kenarında balık ızgara kokusu alkol bağımlısına yoğun bir şekilde alkol alimim çağrıştırırken, insülin enjektörü bir eroin bağımlısında eroin alma isteğini uyandırabilir.
Bağımlılığın bilişsel modeli Bu modele göre bireyin temel inancı kritik bir olay ile aktive olup, bağımlılıkla ilişkili ara inançlara yol açmaktadır. Bu da sırası ile aşırı madde alma isteğine neden olur. Aşırı madde alma isteği daha sonra bağımlılık yapan davranışa neden olan, bağımlılığa izin veren aşırı müsamahalı ara inançları aktive etmektedir. Örneğin, hayatının erken döneminde büyüklerinden "erkek adam içer" şeklinde bir temel inanç edinen çocuk, ergenlik döneminde "erkekliğimi ispat etmek için içmeliyim" ara inancı geliştirir. Buna bağlı alkol alma isteği ve arzusu gelişen birey içmeye başlar. Bundan sonra herhangi bir neden içmek için bir sebep haline gelir.
Değişimin evreleri modeli Bu model insanların değişim süreçlerine dikkat çekmektedir. Ana kavram, davranışın değişiminin farklı evrelerde farklı olduğuna dayanır.
Siirt Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programlar ve Kanser Şubesi Bağımlılık Danışma Birimi tarafından Siirt Müftülüğü`ne bağlı Alo Fetva Hattı Çalışanlarına, Halk Sağlığı Müdürlüğü bünyesinde çalışmakta olan Psikolog Songül YILMAZ ve Psikolog İstek BUĞU tarafından madde, alkol ve tütün bağımlılığı ile ilgili eğitim verilerek; bu durumlarla karşılaşmaları durumunda neler yapmaları hakkında teknik bilgiler verildi.
Psikolog Songül YILMAZ ve Psikolog İstek BUĞU tarafından verilen bilgilerde;
Bağımlılık Nedir, Nedenleri Nelerdir?
Bağımlılık, bir maddenin yaşamı ve sağlığı olumsuz etkilemesine rağmen kullanımına devam edilmesidir. Bağımlılığın bir özelliği de, kullanmaya başladıktan sonra kişinin kendisini durduramamasıdır. Bağımlılık bir beyin hastalığı olup, mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir. Bağımlılığın davranışsal, sosyal, biyolojik ve genetik nedenleri vardır; ancak hiçbir neden bağımlılığı tek başına açıklamaya yeterli değildir. Madde kullanımının bağımlılığa dönüşmesinde birçok etken olmasına rağmen, temelde biyolojik bir süreçtir. Kişinin ruhsal özellikleri, genetik yatkınlık, çevresel faktörler, maddeye ulaşılabilirlik, aile yapısı, toplumsal çevre ve kültürel özellikler kişinin madde kullanmaya başlaması ve bağımlılığa dönüşmesinde en önemli etkenlerdir.
Kimler madde bağımlısı olur?
Öncelikle şunu belirtmemiz gerekir ki, madde kullanan herkes için bağımlı hale gelme riski vardır. Kullanımı emniyetli bir madde yoktur. Bununla birlikte dürtüsel, yenilik arayışı içinde olan, kolayca risk alan, aile yapısı bozuk, ihmal edilmiş ergenler, stresle başa çıkma yöntemi olarak madde kullanan ve genetik yatkınlığı olan bireyler çok daha büyük risk altındadırlar. Bağımlılık nasıl gelişir?
Bağımlılık bir kısır döngüdür. Kişi önce maddeye karşı merak duyar, ama aynı zamanda da maddenin etkilerinden korkar. Eğer merak korkuyu yenerse "bir kereden bir şey olmaz" diyerek kullanmaya başlayan kişi bir kere denedikten sonra asla kullanmayacağını sanır, fakat beklenen son bir türlü gelmez. Bundan sonraki aşamada kişi madde kullanımı ile ilgili sorununun olduğunu inkar eder ve kontrolün kendi elinde olduğunu, istediği zaman bırakabileceğini sanır ve buna inanır. Etrafındaki kişilerin uyarısı ona evhamdan öte bir şey değildir.
Madde bağımlılığı gelişen kişiler, bağımlısı olduğu maddeleri tasarladığından daha fazla almaya başlarlar. Bırakmak ya da kontrollü bir şekilde kullanmak için sürekli boşa çıkan bir çaba içerisine girerler. Kullandıkları maddeleri temin etmek, kullanmak ya da etkilerinden kurtulmak için çok fazla zaman harcarlar. Bunun neticesinde günlük işlerini aksatırlar. Öğrencilerin okul devamlılığı ve akademik performansı azalır, ailesi ile çatışmaya girerler. Arkadaş grubu değişir, eve geç gelme, yalan söyleme, zamanının büyük bir bölümünü odasında geçirmeye başlarlar.
Erişkinler ise işyerinde sorun yaşamaya başlarlar, ailesine yeterince zaman ayırmaz ve ihmal ederler, sürekli çatışma ve tartışma haline girerler. Tüm bunlara ek olarak, fiziksel ve psikolojik sorunlarının olduğunu bildikleri halde madde kullanmaya devam ederler. Defalarca bırakmak için karar verirler ama bir türlü başaramazlar. Başaramadıkları için suçluluk ve başarısızlık hislerine kapılırlar. Bu hislerden kurtulmak için daha fazla madde alırlar.
Bağımlılığın başlama yaşı kaçtır?
Bağımlılığın başlangıç yaşı ile İlgili birçok ülkede birçok istatistiksel yöntem kullanılarak yapılan çalışmalar vardır.
Türkiye'de 2003 yılında farklı coğrafi bölgelerden seçilen 6 ilde öğrenime devam eden 16 yaş gençler arasında madde kullanım profili ve sıklığını araştırmayı hedefleyen ESPAD çalışması sonuçları, bağımlılık yaşının düştüğüne işaret etmektedir.
Bağımlılığın biyolojik yönü nedir?
Bağımlılığın gelişmesinde beynin ödül merkezi olarak bilinen ventral tegmental alan, beynin muhakeme, karar verme, dürtü denetimi gibi birçok fonksiyonlarından sorumlu frontal korteks, duyguların yönetiminden sorumlu amigdala, öğrenme ile ilişkili Nucleus Accumbens ve Striatum gibi birçok beyin bölgesinin sorumlu olduğu bilinmektedir. Bağımlılığın her bir aşamasında beynin farklı bölgelerinde değişiklikler meydana gelmektedir. Bu nedenle bağımlılığın gelişimi çok karmaşık bir süreçtir.
Normalde sanat, yemek yeme gibi bize zevk veren uyaranlar beynin ödül merkezinde dopaminin artmasına neden olur. Madde kullanımı da ödül merkezinden yüksek miktarda dopamin salgılanmasına neden olur.
Salgılanan bu dopamin kişinin haz almasına neden olur. Normal şartlar altında bireyin birçok amacı vardır ve bunların arasından bazılarını seçmesi gerekiyor. Amaçların ortaya çıkması, bunlara değer biçme ve eylemin seçimi frontal korteks ile ilişkilidir. Bağımlılığın önemli yönlerinden birisi de, bu amaçların seçiminin madde ile ilişkili olanlarla sınırlı kalmasıdır çoğu zaman. Madde alımının tetiklediği dopamin salınımı zaman içerisinde frontal kortkesi etkileyerek yanlış karar alınmasına, seçilen eylemlerin madde kullanımı ile sınırlı kalmasına neden olmaktadır. Aynı zamanda dopamin Nucleus Accumbens ve Striatum gibi beynin öğrenme ile ilgili bölgelerini de etkileyerek öğrenme yetisinin bozulmasına neden olur. Madde bağımlılığı gelişen kişilerin aynı zamanda yeni bilgiyi öğrenme, kaydetme ve hatırlama yetilerinde de bozukluk gelişmektedir. Tekrarlayıcı ve aşırı dopamin salınımı doğal ödüllendirici olarak bilinen ve normal şartlarda kişiye keyif veren yemek yeme ve sanattan-müzikten keyif almasına da engel olmaktadır.
Bağımlılık genetik midir?
Yapılan bilimsel araştırmalar bazı kişilerin bağımlılığa yatkın olduğunu göstermektedir.
Bu nasıl olur? Herhangi bir nedenden dolayı anormal gene sahip olan bireyler anormal protein üretir, bu da anormal enzim ve anormal reseptör oluşmasına neden olur. Oluşan anormal enzim ve reseptörler beynin zevk ve ödül yolaklarının nörotransmitterlerinde (merkezi sinir sistemi hücreleri arasındaki taşıyıcılar) düzensizliğe neden olur. Bunun neticesinde de madde kullanımı konusunda kontrol kaybı açısından bir zemin oluşur. Dolayısı ile genetik yatkınlığı olan bireyin madde kullanımı sadece kimyasal düzensizliğe yol açmakla yetinmeyip, bağımlılığa giden süreci ateşler. Fakat günümüz teknolojisi ve imkânları kimin genetik olarak yatkın olup olmadığını kesin söylemeye yeterli değildir. Bu nedenle alkol/madde kullanımı beraberinde birçok riski taşır.
Bağımlılık yapan maddeler nelerdir?
Sonunda ödül olan her şey bağımlılık yapabilir. Eğer bunu sadece maddeye indirgememiz gerekirse, yeni maddeden ziyade, yeni ulaşılabilir madde dememiz daha doğru olur. Bugüne kadar tanımlanmış maddeleri kabaca sıralamak gerekirse bunlar tütün, alkol, ecstasy, esrar, eroin, kokain, bonzai, içe çekilen maddeler (bali, uhu, benzin, boya sökücüler, eter, halotan v.s.), LSD, GHB, bazı mantar türleri, ketamin, anabolik steroidler, metamfetamindir. Son yıllarda esrarın kimyasal türevleri olan ve rutin toksikoloji tetkikleri ile henüz tespit edilemeyen, maddeler de kullanılmaya başlanmıştır.
Fakat günümüzde gittikçe artan bir bağımlılık türü de internet bağımlılığıdır. Özellikle ergen ve genç yetişkinler arasında oldukça yaygın görülmeye başlanmıştır. Bahis ve kumar eskiden beri var olan bağımlılık çeşitleri iken, buna çevrimiçi bahis oynama da eklenmiştir. Buna ek olarak bilgisayar oyunları, internet bağımlılığı, sanal alışveriş bağımlılığı da tedavi edilmesi gereken bağımlılık türlerini oluşturmaktadır.
Bağımlılığın psikolojik yönü nedir
Bağımlılığın sebebi ve sürdürülmesini açıklamaya çalışan birçok psikolojik açıklama mevcuttur. Bunların bazıları şöyledir: Klasik koşullandırma Klasik koşullandırmaya dayanan teori bağımlılığın gelişmesi ve bağımlılık konseptinin merkezinde yer alan arzu veya aşırı istek fenomenini açıklamak için kullanılır. Madde alımı ile ilgili çevresel uyaranlar koşullanmış etken haline gelebilir. Örneğin deniz kenarında balık ızgara kokusu alkol bağımlısına yoğun bir şekilde alkol alimim çağrıştırırken, insülin enjektörü bir eroin bağımlısında eroin alma isteğini uyandırabilir.
Bağımlılığın bilişsel modeli Bu modele göre bireyin temel inancı kritik bir olay ile aktive olup, bağımlılıkla ilişkili ara inançlara yol açmaktadır. Bu da sırası ile aşırı madde alma isteğine neden olur. Aşırı madde alma isteği daha sonra bağımlılık yapan davranışa neden olan, bağımlılığa izin veren aşırı müsamahalı ara inançları aktive etmektedir. Örneğin, hayatının erken döneminde büyüklerinden "erkek adam içer" şeklinde bir temel inanç edinen çocuk, ergenlik döneminde "erkekliğimi ispat etmek için içmeliyim" ara inancı geliştirir. Buna bağlı alkol alma isteği ve arzusu gelişen birey içmeye başlar. Bundan sonra herhangi bir neden içmek için bir sebep haline gelir.
Değişimin evreleri modeli Bu model insanların değişim süreçlerine dikkat çekmektedir. Ana kavram, davranışın değişiminin farklı evrelerde farklı olduğuna dayanır.