Özel Siirt Hayat Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Arda Yel, anne sütünün önemi hakkında bilgi verdi.
Anne sütü; doğumdan sonra ilk altı ay süresince bebeğin hem fizyolojik hem de psikososyal tüm ihtiyaçlarını tek başına eşsiz bir şekilde karşılayan doğal bir besindir. Yenidoğan bebeklerin büyüme ve gelişmesi için gerekli olan enerji, sıvı ve tüm besin öğelerini ideal ölçüde içerir, biyoyararlanımı yüksek, sindirimi kolaydır.
Anne sütü ile beslenmenin; sağlıklı bir yaşamın sürdürülmesi, ideal büyüme ve gelişmenin sağlanması, yeterli ve dengeli beslenmenin oluşması, bağışıklık sisteminin gelişimi ve korunması, sosyal-psikolojik gelişimin sağlanması ve ekonomik kazançlar açısından bebeğe ve anneye ciddi katkıları vardır.
Anne sütü ile beslenme insanlık tarihi boyunca hep ön planda tutulmuştur. Eski Mısır’da millattan önceki dönemleri anlatan tarihsel yazıtlarda bebek beslenmesinde anne sütünün yegane besin olduğu vurgulanmıştır. İslamiyetin ortaya çıktığı ve yayıldığı dönemlerde de bebeğin anne sütü ile beslenmesinin önemi birçok kaynakta belirtilmiş, çeşitli yazıtlarda ve eserlerde bunu tasvir eden resimlere yer verildiği görülmüştür.
Yapılan birçok bilimsel araştırmaların neticesinde dünyadaki tüm Sağlık Bakanlıkları, Dünya Sağlık Örgütü, Amerikan Pediatri Akademisi, Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) ve benzeri birçok bilimsel kuruluş ilk altı ay boyunca tek başına anne sütü ile beslenmeyi ve emzirme sürecinin iki yıla kadar uzatılmasını önermektedir.
Her anne kendi bebeği için en uygun sütü üretir. Örneğin erken doğmuş bir bebek için en ideal besin yine kendi annesinin sütüdür. Çünkü bebeğin o anda ihtiyaç duyduğu tüm maddeler yalnızca kendi annesinin sütünde bulunur. Anne sütünün yaklaşık % 87’sini su oluşturur. Bu nedenle tıbben gerekli görülmediği sürece ilk altı ay bebeklere anne sütünden başka su dahil hiçbir yiyecek ve içecek verilmesine gerek yoktur.
ANNE SÜTÜNÜN OLUŞUMU
Memeden süt salgılanmasını sağlayan madde emziren annenin beyninden salgılanan prolaktin adında bir hormondur. Prolaktin salgısı bazı annelerde doğumdan hemen sonra bazı annelerde ise 3-4 gün içerisinde artmaya başlar. Bebeğin meme ucunu emmeye başlamasıyla veya süt sağılması için meme ucuna uyarı verilmesiyle birlikte beyine uyarı gider.
Kan damarları memede süt yapımı için gerekli maddeleri süt hücrelerine taşır. Prolaktin hormonu etkisiyle memeler süt ile dolar. Kan damarlarının memede süt yapımı için daha çok kan taşıması ve memelerin süt ile dolmaya başlaması neticesinde memeler sıcak sert ve ağrılı olabilir. Süt akmaya başladıkça ve bebek emmeyi öğrendikçe bu sıcaklık ve gerginlik azalacaktır.
Bebek emerken meme başındaki sinirlerden çıkan uyarılar ile annenin beyninden oksitosin adında başka bir hormon daha salgılanır. Bu hormon süt adacıklarının etrafındaki küçük kasları etkiler ve bu kasların kasılmasını sağlar. Bu kasılmalar neticesinde süt meme adacıklarından meme başındaki kanallara taşınır. Bebeğin emmesi ile meme ucunda bulunan deliklerden süt dışarıya akmaya başlar.
Bu işlemleri her iki meme aynı anda yaptığı için bebek bir memeden emerken diğer memeden de süt damlayabilir. Süt yapılır yapılmaz memeden akmaya başlamaz, sütün akması için bebeğin iyi emmesi gerekmektedir. Memede süt yapımı ve yapılan sütün meme ucuna ulaşması için bebeğin her iki hormonun da yapımını uyaracak kadar kuvvetli ve etkin emmesi gerekmektedir. Bebeğin her emmesinde sinirler yoluyla gönderilen uyarılar annenin beynine iletilir. Beyinden prolaktin salgılanarak memede süt yapımı uyarılır. Bu yüzden bebeğin sık aralıklarla ve uygun biçimde memeye yerleştirilmesi ve meme başını iyice kavraması sağlanmalıdır.
Annelerin prolaktin hormonu geceleri daha çok salgılanır. Bu sebeple geceleri bebeği emzirmek anne sütünün artmasını sağlar. Anneler geceleri bebeğini emzirmek için uyansa bile kendilerini dinlenmiş hissederler.
ANNE SÜTÜNÜN İÇERİĞİ
Yenidoğan ve süt çocuğu beslenmesinde ideal bir besin olan anne sütünün eşsiz bir içeriği vardır. Anne sütünün bileşiminin en önemli özelliği, annenin beslenmesinden bağımsız olarak bebeğin yaşına, gereksinimlerine ve durumuna göre değişim göstermesidir. Her anne bebeği için en uygun sütü üretir.
Doğumdan ilk bir aya kadar olan dönemde anne sütünün bileşimi (besin öğeleri açısından) bebeğin sindirim sistemine göre farklılık göstermektedir. Doğumdan sonraki ilk 7 gün üretilen süte kolostrum (ağız sütü) denir. Sarımsı renkte olan bu süt daha kıvamlı, protein içeriği daha yüksek, yağ ve karbonhidrat miktarı daha düşük, sodyum potasyum magnezyum kalsiyum gibi minerallerden ve bebeği enfeksiyonlardan koruyan hücre ve antikorlardan daha zengindir. Sarımsı renkte olması yüksek miktarda beta karoten içermesine bağlıdır.
Kolostrum içermiş olduğu besin öğelerinden çok enfeksiyonlardan koruyucu özelliği be bebeğin sindirim sistemi fonksiyonlarının düzenlenmesinde yararlı etkileri olması nedeniyle önem kazanmaktadır. Bu nedenle bebeği ilk verilecek besin anne sütüdür. Doğumdan sonraki 7-15 gün arasında üretilen süte geçiş sütü denir. Bu sütte toplam protein miktarı azalırken karbonhidrat, yağ ve toplam kalori içeriği artmaktadır. 15. günden sonraki anne sütüne ise olgun süt denir. Olgun anne sütü yağda ve suda çözünebilen 200 den fazla bileşik madde içeren kompleks bir üründür. Bileşiminin büyük çoğunluğunu su oluşturmaktadır (%87’si). Anne sütü inek sütü ya da inek sütünden yapılan formül sütlerden çok daha kolay sindirilir. Bu nedenle mide daha kısa sürede boşalır.
Anne sütünün toplam protein içeriği inek sütüne oranla düşüktür ancak biyolojik değeri daha yüksektir ve yaşamın ilk altı ayında tek başına bebeğin protein gereksinimini karşılar. Anne sütündeki proteinlerin önemli bir kısmını (%60’ını) süt serumu proteinleri oluşturur (whey proteini). Bu proteinin miktarı inek sütündekine göre anne sütünde daha fazla bulunur ve anne sütünün inek sütüne göre daha kolay sindirilmesini bu protein sağlar. Ayrıca anne sütündeki antienfektif (enfeksiyonlardan koruyucu) özellik gösteren proteinler de whey proteini yapısındadır.
Bu proteinlerin en önemlileri alfa-laktalbümin, laktoferrin, lizozim, immunglobulinler ve serum albuminidir. İnek sütü whey proteinlerinin önemli bir kısmını oluşturan ve allerjen yapıda olan beta-laktoglobulin anne sütünde bulunmaz. Anne sütünde başta sindirim sistemi, merkezi sinir sistemi, solunum sistemi olmak üzere birçok sistemin gelişimini sağlayan büyüme faktörleri vardır. Beynin bilişsel işlevlerinin anne sütü ile beslenen çocuklarda bu büyüme faktörlerinin etkisi ile daha yüksek olduğu bildirilmiştir.
Anne sütünün enerjisinin % 50 sinden fazlası yağlardan sağlanmaktadır. Anne sütü yağının sindirim ve emilimi inek sütüne oranla çok daha kolaydır. Çünkü sindirimi daha kolay olan doymamış yağ asitlerinin içeriği anne sütünde daha fazladır. Beyin ve sinir dokusu gelişimi için çok gerekli olan ensansiyel yağ asitleri anne sütünde inek sütünden 8 kat daha fazla bulunur.
Genel olarak D ve K vitamini dışında anne sütünde bulunan vitaminlerin çoğu istenilen düzeydedir. Eğer bebek yeteri kadar anne sütü alıyorsa vitamin ihtiyacının çoğu karşılanır. Mineraller anne sütünde inek sütüne oranla daha düşüktür ancak bu miktarlar bebeğin ihtiyaçlarını karşılamaya yeterlidir. Fazla protein ve minerallerin idrarla atılması gerekmediğinden anne sütü ile beslenen bebeklerde böbreklerin yükü daha hafiftir.
Emzirmenin başında karbonhidrattan zengin bir ön süt gelir. Emzirmenin sonunda ise yağdan zengin bir son süt gelir. Emzirme süresinde sütün bileşiminin son süte değişme zamanı bebeğin emme gücüne bağlı olarak farklıdır. Bu nedenle bebeğin yağdan zengin sonsütü yeterince alabilmesi için, her öğünde bir memenin bebek tokluk hissedip kendiliğinden memeden ayrılına dek emzirilmesi önerilir. Son süt yağdan zengin olduğu için bebeğin tokluk hissetmesini ve kilo almasını sağlar.
İlk gelen süt sarımtırak renktedir. Bunun nedeni kolostrum yapısında olan bu sütün içeriğinde beta karoten miktarının fazla olmasıdır. Daha sonra gelen süt beyaz ve inek sütüne göre daha sulu kıvamdadır. Bazen rengi mavimsi olabilir. Bebek büyüdükçe bebeğin ihtiyaçlarını karşılamak için anne sütünün rengi değişir.
Anne sütünün artması için bebeğin sık aralıklarla emzirilmesi gerekir. Emzirmeye doğumdan hemen sonra anne kendine gelir gelmez başlanmalıdır. Bebeğin emme süresinde belli bir sınırlama yoktur. Bebek her ağladıkça emzirilmelidir. Bazı bebekler bir memeyi 5-10 dakikada boşaltarak tokluk hissedebilirken, bazı bebekler 20 dakikadan önce bu doyuma ulaşmazlar. Eğer bebek daha çok emmek istiyorsa ikinci meme de bebeğe verilebilir. Bebek tek meme ile tokluk hissetmişse sonraki emzirmede diğer meme verilmelidir. Eğer bebek iki memeyi de almışsa bir sonraki öğüne son verilen memeden başlanmalıdır.
ANNE SÜTÜNÜN FAYDALARI
-
Anne sütü kolay sindirilir, bebeğin beslenmesi için özgün ve ideal bir besindir.
· Doğal ve taze bir besindir, daima hazırdır ve ekonomiktir.
· Anne sütü ile beslenen bebeklerde: alt solunum yolu enfeksiyonları, orta kulak iltihabı, menenjit, idrar yolu enfeksiyonları, allerjik hastalıklar, ani bebek ölümü sendromu, şeker hastalığı, ishal, obezite, inflamatuar barsak hastalıkları, kronik sindirim sistemi hastalıkları görülme riski azalır.
· Anne sütü ile beslenen bebeklerde obezite oranın daha az görülme nedeni anne sütünün yağ miktarının emzirmenin sonuna doğru artması doygunluk yaratmakta ve bebeğin daha fazla besin tüketmesine engel olmaktadır. Bu nedenle obezite oranı daha az görülür.
· Özellikle doğumdan sonra ilk gelen ağız sütü (kolostrum) bebek için çok önemlidir, bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirir, enfeksiyonlara karşı bebeği korur, aşılarının etkinliğini arttırır.
· Anne sütü alan bebekler bebeklik döneminden sonra daha az hasta olurlar.
· İnek sütü ile beslenen bebeklerde diş çürükleri anne sütü ile beslenen bebeklere göre daha sık görülür.
· Anne sütü bebek ve anne arasında özel bir bağ kurulmasını sağlar, annenin annelik duygusunun gelişmesini sağlar. Bu bağ sayesinde annelerin kendilerine güvenleri artar. Bebeklerin de kişilik gelişimleri olumlu yönde etkilenir.
· Anne sütü ile beslenen bebekler diğer besinleri ile beslenen bebeklere göre daha zeki olurlar.
· Emzirmek anneler için doğal bir sakinleştiricidir.
· Emziren annelerde meme kanseri, yumurtalık kanseri, rahim iç tabakası kanseri daha az görülür.
· Emzirme anneyi ileride ortaya çıkacak kemik erimesinden (osteoporoz) korur.
· Emziren annelerde rahmin eski haline dönmesi daha kolay olur, emzirmek anneyi aşırı kan kaybından ve anemiden (kansızlık) korur.
· Emzirme sırasında salgılanan hormonlar annenin ruh sağlığını olumlu yönde etkiler.
-
Emzirme annelerin kilo vermesini kolaylaştırır. Emzirmek günlük enerji gereksinimini yaklaşık 500-600 kkalori arttırır. Sağlıklı ve doğru beslenen anne, emzirme sırasında enerji harcadığından ve süt üretimi için yağ dokusu kullandığından daha kolay ağırlık kaybeder.