1-) Dünyanın en tehlikeli yollarından biriyle tanıştım ve bu yolu şahsi aracımla geçtim.
Gürcistan ile Rusya arasındaki Verkhny Lars (Gürcistan tarafında Kazbegi) sınır kapısı, zorlu doğa koşulları ve altyapı sorunları nedeniyle dünyanın en tehlikeli yollarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu yola kışın gelmenizi asla tavsiye etmem. Bu mevsimde bile çok ciddi zorlandım.
2-) Rusya’ya girişte, tam bir devlet ciddiyeti ile karşılaştım. 4-5 saat sınır kapısında kontrol ve sorgudan geçtik. Telefonlarımız özel bir odada 1 saate yakın incelendi.
Rusya’ya neden geldiğimiz, Ukrayna ile bir ilişkimiz olup olmadığı, daha önce Bağdat’ta neden bulunduğumuz gibi sorular soruldu.
3-) Zaman kısıtlı olduğundan Moskova ve Sankt-Petersburg tarafına gidemedim. Oraya geniş bir zaman ayırmam gerekecek. Gezimi daha çok Kafkasya’da geçirdim.
Kuzey Osetya-Alan Cumhuriyeti’nden Vladikavkaz şehrinin düzenini ve insanların sakinliğini çok beğendim. İnsanlar inançlarında tamamen serbest. Trafik kuralları ciddiyetle uygulanıyor. Herhangi bir hız ihlali yapmadığım halde aracımdaki siyah filmlerden ötürü ve arka koltukta çocuk kemerini bağlanmadığından ötürü iki farklı trafik cezası yazıldı.
4-) Çeçenistan’ın başkenti Grozni’ye gidince çok şaşırdım. Yıllarca Rusya-Çeçenistan savaşının merkezi olan Grozni lüks yapılarla yeni baştan inşa edilmiş. Çeçenistan’daki lüks araçları ve görkemli binaları görünce Rusya’nın Çeçenleri kendisine nasıl bağladığını daha iyi anladım.
5-) Dağıstan’ın başkenti Mahaçkale’de Hazar Denizi ile buluştum. Çok daha güzel bir yapılanma olabilirdi ama şehirdeki dağınıklık çok fazla.
Dağıstan’da Dargiler, Lezgiler, Avarlar, Kumruklar gibi 38 farklı millet yaşadığından 38 farklı dil konuşuluyor. Resmi dil ise Rusça. Bir restoranda aslen Lezgin olan biriyla tanıştım.
Kendisi ABD’de dört yıl dövüş sporu yapmış ve sonra tekrar Dağıstan’a dönmüş ve şu an devlet adına çalışıyormuş. Dağıstanlıların dövüşçüleriyle meşhur olduğunu bizzat biriyle tanışarak yakından öğrenmiş oldum.
6-)Gürcistan’ın başkenti Tiflis ve Kutaisi şehirlerindeki düzen gerçekten çok güzeldi. Ama insanlarının sıcak olmadığını söyleyebilirim. Tiflis’teki kumarhaneler ise şaşırttı beni. Sovyet döneminde KGB için yapılan yeraltı tünelleri, sülfürlü sıcak su kaplıcaları ise göze çarpanlar arasında.
Coğrafi olarak Asya kıtasında yer alıyorsa da şehirleşmenin güzel olması kültürel olarak Avrupa hissi uyandırıyor. Chimnay Cake isimli tatlıyı yemek için bir saat sıra bekledim. Ama beklediğime gerçekten değdi, çok lezzetliydi.
Dönüş için sabah 07:30’da Tiflis’ten yola çıktım. Siirt Eruh’a vardığımda ise saatim 19:30’u gösteriyordu. Yani eve dönüşüm 12 saat sürdü.