Yaşadığımız toplumun ekseriyetinde en az dedikodu kadar kötü bir alışkanlık nedir diye sorarsanız kanaatimce oda bildikbilmedik, yerli yersiz ve tanıdık tanımadık birilerini acımasız olarak eleştirmemiz veya aşırı övmemizdir derim.

Kimimiz; ara sıra, kimimiz hemen her gün, kimimiz acımasızca, kimimiz kinayeli bir şekilde bıkmadan usanmadanevde, Kahvede, sokakta, okulda, camide, kilisede, dernekte, partide başkalarını eleştirme hakkını kendimizde görüyor ve eleştiriyoruz. 

Başkaları dediğime bakmayın siz genellikle acımasızca eleştirdiklerimiz yan yana iken yüzüne güldüğümüz genellikle çevremizdeki abi, kardeş, amca, yeğen, dost, arkadaş ve komşularımız oluyor.

Oysa hiçbir insan başkasını eleştirecek ve yargılayabilecek kadar kusursuz değildir. Ama bazıları her nedense bu hakkı kendinde görebilecek kadar hadsizlikte ileri gitmektedir.

Hatta daha ileri giderek sanki haşa kendisine ilahi bir emir gelmiş gibi insanlar hakkında iyi, kötü, cennetlik, cehennemlik, kafir, Müslüman, vatan sever, vatan haini, katli vacip,….. gibi hükümler verebilmekte. 

Kanaatimce; Yuhanna İncil’inin 8. bölümünde, “Zinada yakalanan kadın” bahsinde geçen muhteşem “İlk Taş” kıssasını duymayanımız ve bilmeyenimiz yoktur.

Bu kıssa her aklıma geldiğinde tüylerim diken diken olur.

Zina yaparken yakalanan bir kadın mabette Hz. İsa’nın huzuruna getirilir ve onun taşlanarak öldürülmesini talep ederler. 

Kadını Hz. İsa’nın huzuruna getirenler aralarında "Eğer onu kurtarırsa, bu Hz. Musa'nın kanununa aykırıdır ve böylece onu suçlarız; eğer mahkûm ederse, bu kendi inancına aykırıdır, çünkü o merhameti tebliğ etmektedir. 

Bu şekilde Hz. İsa'ya varıp, dediler ki; "Muallim, bu kadını zina ederken bulduk. Hz. Musa (as), böylesinin recmedilmesini emretmişti; buna sen ne dersin?" derler.

Bunun üzerine Hz. İsa (as) eğilerek, parmağıyla yerde bir ayna yapar ve aynaya bakan herkes içinde kendi geçmiş kötülüklerini ve günahlarını görür.

Cevap için sıkıştırılan Hz. İsa (as) doğrulup parmağıyla aynayı gösterir ve "Aranızda günahsız olan ona ilk taşı atsın." der.

Kirli işlerini ve yaptıkları günahlarını gören insanlarutançlarından, en yaşlısından başlayarak mabetten birer birerçıkıp giderler.

Hz. İsa (as) mabette kadından başka kimseyi göremeyince "Kadın, seni ayıplayanlar nerede?" diye sorar.

Kadın ağlayarak cevap verir, "Rab, gittiler; eğer beni bağışlarsan, Allah sağ ve diridir ki, bir daha günah işlemeyeceğim." der.

O zaman Hz. İsa (as) kadına; "Allah'ı tesbih ederim! Huzurla yoluna git ve bir daha günah işleme, çünkü Allah beni seni mahkûm etmek için göndermedi." der.

Günümüzde bu kıssanın benzeri pek çok olaya şahitlik ediyoruz.

Herkes kendi ayıplarını görmezden gelip cemaatinden, partisinden, milliyetlerinden, meşreplerinden ve …… olmayanları recmetmek için adeta taşlarla yatıp kalkmakta.

Frida Kahlo; "İnsanlar kendi işlediği kocaman günahları çuvala basar, senin küçücük yanlışını duvara asar." demekte. 

Emin olun ki Ali Lidar’ın dediği gibi tabulaştırdığımız veya ötekileştirdiğimiz “Hiç kimse göründüğü kadar iyi, anlatıldığı kadar kötü değildir.” 

İnsanın bir tanımı da “hata yapabilen varlık” tır. Hata yapmak insan olduğumuzun bir göstergesidir.

Onun için insanlarda gördüğümüz yanlışlar karşısında kimseyi kınamamak ve eleştirmemek en erdemli davranış biçimidir. Velev ki günahından, yanlışından haberimizin olduğu birisinin tövbesinden, özründen ve pişmanlığından haberimiz olmayabilir.

Bu çağda hiçbirimiz masum değiliz. 

Hepimiz tüm dünyada yapılan her kötülüğün, zulmün, haksızlığın tanığı ve sessiz kaldığımız için de suç ortağıyız. 

Bahtımıza; sistemlerin, yönetim biçimlerinin ve insanların giderek vahşileştiği ve insanlıktan çıktığı bir zaman dilimindeyaşamak düştü.

Bundan daha kötü bir zaman olur mu? 

Çocuklarımız ve torunlarımız için İnşallah olmaz ve olmamalı diye temenni ediyorum…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Kemal 1 yıl önce

Dünya misafirhanesinde
Daha ne kadar çok insan sevgisine ve ayrıştırıcı olmayan diline beline eline sahip olma bilgisine erişmeye ihtiyaç olduğunun göstergesidir
İyiki varsınız
Teşekkür ediyorum hocam

Avatar
Hüseyin Kurt 1 yıl önce

İslam'ın insanlara vâz ettiği inanç;insanların ayıplarını örtmeyi kendi ayıpları içinde istiğfar etmeyi emrediyor.

Avatar
Aslan ALTINKAYA 1 yıl önce

Zaman her geçen gün farklılık gösterebilir. Ancak sanki bir ilkelleşiyor,daha çekilmez hale gidiyor. Allah özellikle ülkeleri yönetenlere ve kanaat önderlerine akıl fikir ve merhamet nasip etsin.Allah insanlığın sonunu hayreylesin. Selamlar