HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin Siirt'te düzenlediği mitingde, Cumhuriyet Meydanı'nda sağnak yağmur altında halka hitap etti. Alandakileri Türkçe, Kürtçe ve Arapça selamlayan Yüksekdağ, Kobani'ye dikkat çekerek, "Kobani, büyük karanlığa ve zulme karşı nasıl kazandıysa, bugün de bizler bu egemen siyasete karşı öyle kazanacağız. 'Kobani düştü, düşecek' diyenlerin yüzünü güldürmedik, çok şükür. İşte bu sizin zaferinizdir. Halkımıza sömürü ve yenilgi çizgisini dayatanlar bugün kendileri yenildi.
Bugün yerlerde sürünüyorlar. Suriye politikaları çöktü, Kobani politikaları yere çakıldı. Büyük insanlığı nice zaman kuşattılar, katletmeye çalıştılar. Direnen bu büyük insanlık kendi geleceğini kazanmanın eşiğine geldi. 7 Haziran bizim ikinci zafer eşiğimizdir. Kobani'deki o büyük zaferden sonra Türkiye'de 'Bizler Meclis'e' inancıyla zafere gideceğiz. Büyük insanlığın bir ucu Kobani, Şengal ve Mahmur'da ise bir ucu Siirt'te, Mardin'de, Amed'dedir. Yüreğimizin yarısı burada atıyorsa, yarısı da İstanbul ve Tekirdağ'da atıyor. Bizim yüreğimiz işte bu kadar geniştir. Türkiye'yi tutsaklaştıranlara karşı Türkiye'yi birleştireceğiz. Halkları çatıştırarak birbirinden koparmaya çalışanlar 7 Haziran'da halklarımızdan büyük bir ders alacak"dedi.
Yüksekdağ, miting alanında asılan, 'Erdoğan Siirt seni başbakan yaptı ama başkan yapmayacak' pankartına dikkat çekerek, "Erdoğan, Siirt seni başbakan yaptı ama başkan yaptırmayarak, bir kez daha Türkiye'nin değişim gücü ve öncüsü olacak"dedi. Siyasi iktidarın tüm çabasını Erdoğan'ı başkan yaptırmak için harcadığını da söyleyen Yüksekdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sanki kadınların, gençlerin, emekçilerin, işçilerin, işsizlerin ve Türkiye'nin hiçbir sorunu, tasası kalmamış, Erdoğan'ı başkan yapmaktan başka. Türkiye'de demokrasi, barış ve insanca yaşam derdimiz var. Onlar bu derde çare olmaz. Onların tek derdi, Erdoğan'ı başkan yapmak ve etrafında saltanat oluşturmaktır. O saltanatta sefa sürmelerine izin vermeyeceğiz. Bütün halkların sorunlarını, iş ve emek sorunlarını bizler çözeceğiz. Ama önce AKP'yi ait olduğu yere iade edeceğiz. Cumhurbaşkanı ve Başbakann HDP karşısında paniğe girmiş. Bizim paramız yok. Ordularımız, garnizonlarımız, devlet bürokratlarımız yok. Bizden korkuyorlar, bizlerin gücünden ve yüreğinden korkuyorlar. Çünkü, onlar da bizde olan şey yok, o güç ve yürek yok. Bizde olan o yürek siyasi iktidarda olmadığı için partimize dönük saldırılar, baskılar devam ediyor. Faşistler, çeteler bastı demiyorum AKP bastı diyorum. Adaylarımızın üzerine polisi saldırıyorlar. Bütün saldırılara rağmen onların beslendiği saldırılara karşı kendi halkımıza dayanarak ilerlemeye devam edeceğiz. Bizi 7 Haziran'a götürecek bu güç ve birliktir."
"KENAN EVREN'İN DARBECİ RUHU ERDOĞAN'DA YAŞIYOR"
Yüksekdağ, Türkiye'nin 7'nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in ölümüne değinerek, "13 yıl boyunca hiçbir haksızlıkla, suçla hesaplaşmadılar. Hesaplaşmadıkları gibi yeni suçlar işlediler, katliamlar gerçekleştirdiler. İki gün önce darbeci bir general öldü, hiçbir hesap sorulmadan gitti. Kenan Evren'in yargılanmamasının biricik güvencesi Tayyip Erdoğan'dır. Kenan Evren'in o darbeci ruhu Erdoğan'da yaşıyor. Eğer Erdoğan, Evren'i yargılasaydı kendisi de yargılanmış olacaktı. O darbeci zihniyeti o taşıyor. Dünün ve bugünün bütün darbecileriyle hesaplaşacağız. Dünün darbecileri darbeleri askeri kıyafetle, bugünün darbecileri sivil kıyafetleriyle yapıyor. Tek farkları budur. Bütün darbecilerden hesap soracağız. Halkımızın 7 Haziran tercihine bir darbe teşebbüsünde bulunuyorlar. Diyadin'de iki insanımızın ölümüne neden olan bu provokasyon ve komplo, seçimi darbelemeye dönüktür. Diyadin'de onurlu halkımız bu darbeyi boşa çıkardı. Darbenin bütün kurumlarını hala koruyorlar. AKP hükümeti ve Tayyip Erdoğan, darbelere karşı olduklarını söyleyerek oy aldı. Ancak, geçen zaman içinde onlardan hiçbir farkı olmadıklarını gösterdiler"diye konuştu.
Yüksekdağ, siyasi iktidarın halkın değerlerini ve inançlarını siyasetin aracı haline getirerek kullandığını da ifade ederek, "Erdoğan, bir din taciri gibi kendini ortaya attı. Halkımızın bu değerleri üzerinde 13 yıldır prim yaptı. Artık bu siyasetin miadı dolmuştur. Halkımızın değerleriyle oynayarak bugünlere gelmiş olabilirsiniz ama daha ileri gidemeyeceksiniz. Bize inanç dersi verenler, hırsızlığın en büyük günah olduğunu bilmiyorlar mı? Bunlar bize ders veremezler, inanç dersini asla asla veremezler. Önce Kürdistan'da katlettikleri meleleri, din alimleri ve seydalarımızın hesabını versinler. Biz onları hala unutmadık. Daha dün cuma namazı kılanların üzerine polisi saldırttılar. Bunu unutmadık, unutmayacağız" dedi.
"SELEHADDİN EYYUBİ SARAYLARA GİRMEDİ, KIL ÇADIRDA YAŞADI"
Yüksekdağ, iktidara 7 Haziran'da esaslı ders vereceklerini belirterek, "Bize tarih dersi veriyor. Selahaddin Eyyübi'nin adını utanmadan ağzına alıyor. Bu halk, Siirt halkı, Kürt halkı Selahaddin Eyyübilerin torunudur. Selahaddin Eyyübi'yi anlatacak en son kişi onlardır. Selahaddin Eyyübi bütün yaşamı boyunca, Kudüs'ü feth ederken de, onlar gibi haramın yolunda gitmedi. Saraylara girmedi, kıl çadırında yaşadı. Şimdi Selahaddin Eyyübi'nin ismini ağzına alanlar saraylarda şatafat içinde keyif çatıyorlar. Kudüs'e girdiğinde hak dinine inanları hiçbirini reddetmedi. Bir inancın yanında durarak, başka inançlara işkence etmedi. Selahaddin Eyyübi'nin bu geleneğinden geliyoruz. Bu gelenekten gelenler, direnenler, bu halktır. Bize Selahaddin Eyyübi'yi anlatmayın, siz ders çıkartın"diye konuştu.
Ak Parti iktidarının fakiri daha fakir, zengini daha zengin haline getirdiğini öne süren Yüksekdağ, "Ayakkabı kutularını doldurdular, zengini daha zengin yaptılar. O zenginlik içinde İslam'ın ahlakını da geride bıraktınız, hiçbir saldırı diliyle bunu örtemezsiniz. Diyanet İşleri Başkanı partimizin ortaya koyduğu söylemin ardından 1 trilyon makam aracını teslim etti. Cumhurbaşkanı dedi ki 'Niye böyle yaptı, ben olsaydım engellerdim.' Yarın öbür gün Erdoğan'ın o arabalarını da sarayını da iade edeceğiz. İşte bundan kurtulamayacaklar. 7 Haziran günü bütün bu politikalardan kurtulacağız, yeni bir yaşamın ve geleceğin kapısını açacağız. AKP hükümeti, siyasi iktidar bu saltanatı istediği gibi yürütemeyecek. Bildirgemizde söylediğimiz her şeyi bir bir yapacağız. Nasıl yapacaksınız diyorlar. Biz sizi, bu barajı ve zorlu yanları geçtikten sonra o beyannamede söylediklerimizin hepsini yaparız, yeter ki gölge etmeyin, aradan çekilin. Biz barajı aşarken, halkımızla yeni yaşam arasındaki bu engeli de aşacağız"dedi.