Türkiye İstatistik Kurumu Siirt Bölge Müdürlüğünde çalışan personele yönelik Siirt Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünde bağlı Sosyal Çalışmacı olarak görev yapan Cihat DOĞAN tarafından, iş yaşamında kişisel ve sosyal gelişimin desteklenmesi amacıyla TÜİK Siirt Bölge Müdürlüğü konferans salonunda “Stres ve Stresle Baş Etme Yolları)” konulu seminer verildi.
Siirt Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünde bağlı Sosyal Çalışmacı olarak görev yapan Cihat DOĞAN tarafından verilen seminerde, Stres organizmanın bedensel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesinde ve zorlanmasında oluşan bir durumdur.
Bir tehditle karşılasan birey, bu tehditle başa çıkamayacağına veya geçinemeyeceğine inanmışsa strese girer. Stres fiziksel olarak bireyde çarpıntı, kas gerilimi, kan basıncının artması olarak belirir. Uzun dönemde baş ağrısı, migren, yüksek tansiyon ve kalp hastalıkları oluşturabilir. Stres duygusal olarak bireyde endişe, karamsarlık, kızgınlık, öfke yaratır. Uzun dönemde kronik anksiyete ve depresyon, psikotik depresyon, fobiler, kişilik değişiklikleri, kişiliğin çözülmesi gibi ruhsal hastalıklar oluşturabilir.
Stres zihinsel olarak dikkati toplayamama, unutkanlık, uzun dönemde uyku bozuklukları, takıntılı düşünceler oluşturabilir. Fizyolojik, duygusal ve zihinsel etkilerin sonunda bireyde üretkenliğin azalması, yaşamdan keyif alamama, yakın ilişkilerden uzaklaşma, geriye çekilme, boşluk ve anlamsızlık duyguları oluşabilir. Bireysel bütünlüğü bozan, zorlayan stres; çevresel nedenler, sosyal stres yaratan nedenler ve ruhsal stres vericiler olarak değerlendirilebilir.
Stres çevre koşulları, sosyal yaşam, iş dünyası gibi, aile yaşamı gibi bireye dışardan gelen tetikleyicilerle başlayabildiği gibi, her bireyin kendi özgün dünyasındaki duygular, duygulanımlar, dürtüler, çatışmalar nedeniyle de oluşabilir. Bu tür nedenlerle bir doktora müracaat eden kişilerin dinamik yapıları, dikkatli ve ayrıntılı bir şekilde incelenerek bireysel terapi veya terapi grupları, psikodrama yöntemleri ile tedavi görürler.
Stres insanlığın tarihinden bugüne bireyin zaman zaman kendini içinde bulduğu bir durumdur. Bazen stres yaratan durumla başa çıkılamazsa depresyona giden bir süreç başlayabilir. Bireyin yeni yasam koşullarına uyum sağlayabilmesi, yenilik ve değişimi kabullenebilmesi, kendini geliştirip zenginleştirmesi ve esneklik kazanması stresle basa çıkmada önemli etkenlerdir.
Düşmanlık duyguları, yargılama, yineleyen bir biçimde kendini suçlama, aşırı duyarlılık kazanma ve gösterme, duyguların çözülerek ayak bağı olması, aşırı mantık kullanmak ve olayları ya çok iyi ya çok kötü olarak iki uçta değerlendirmek, yeterince büyüyemeyip yetişkin yaşamına geçememek, çocuksu davranışlar, kişiler arası ilişkilerde iletişim ve etkileşim kuramamak ya da çekingen kişilik özellikleri, pasif tutumlar stresle basa çıkmada zorlayıcı ve başarısız olunmasına neden olan unsurlardır.
Öfke Yönetimi Öfke, sevgi, hoşlanma, korku gibi temel duygularımızdan biridir. “Bireyin bir engellenme durumuyla karşı karşıya kalması, herhangi bir saldırıya maruz kalması, incinmesi, yoksun bırakılması ya da tehdit algılaması” gibi durumlarda hissettiği bir duygudur. Bireye ya da nesneye yönelik olarak ortaya konulan tepkilerle kendini gösterir. Bu tepkilerin ortaya konuluş biçimi genellikle olumsuz olduğu için de öfke duygusu olumsuz bir duygu olarak, hatta çok tehlikeli olabilecek bir duygusal durum olarak tanımlanır. Öfke çok sık (hemen hemen her gün), çok şiddetli olarak hissediliyorsa, sonucunda uygunsuz davranışlar ortaya çıkıyorsa, okul-iş yaşamı, kişisel ilişkilerde sorunlara yol açıyorsa öfke problem oluşturuyor demektir. Öfkeyle başa çıkmak, öfkenin bastırılması ve saklanmasını değil, tanınmasını gerektirmektedir.
Bireyler öfkelerini tanıdıklarında, öfkenin zararlarından kurtulabilir ve onu kendileri için yapıcı bir şekilde ifade edebilirler. Öfkeyle sağlıklı bir biçimde başa çıkabilmek için kullanılabilecek yollar arasında; Gevşeme, diyafram nefesi, stresle baş etme becerilerinin öğrenilmesi, düşüncelerin değiştirilmesi, problem çözme, iletişim becerilerinin geliştirilmesi, mizahın kullanılması, çevrenin değiştirilmesi, vb sayılabilir.
Stres organizmanın bedensel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesinde ve zorlanmasında oluşan bir durumdur. Bir tehditle karşılasan birey, bu tehditle başa çıkamayacağına veya geçinemeyeceğine inanmışsa strese girer. Stres fiziksel olarak bireyde çarpıntı, kas gerilimi, kan basıncının artması olarak belirir. Uzun dönemde baş ağrısı, migren, yüksek tansiyon ve kalp hastalıkları oluşturabilir. Stres duygusal olarak bireyde endişe, karamsarlık, kızgınlık, öfke yaratır. Uzun dönemde kronik anksiyete ve depresyon, psikotik depresyon, fobiler, kişilik değişiklikleri, kişiliğin çözülmesi gibi ruhsal hastalıklar oluşturabilir.
Stres zihinsel olarak dikkati toplayamama, unutkanlık, uzun dönemde uyku bozuklukları, takıntılı düşünceler oluşturabilir.
Siirt Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünde bağlı Sosyal Çalışmacı olarak görev yapan Cihat DOĞAN tarafından verilen seminerde, Stres organizmanın bedensel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesinde ve zorlanmasında oluşan bir durumdur.
Bir tehditle karşılasan birey, bu tehditle başa çıkamayacağına veya geçinemeyeceğine inanmışsa strese girer. Stres fiziksel olarak bireyde çarpıntı, kas gerilimi, kan basıncının artması olarak belirir. Uzun dönemde baş ağrısı, migren, yüksek tansiyon ve kalp hastalıkları oluşturabilir. Stres duygusal olarak bireyde endişe, karamsarlık, kızgınlık, öfke yaratır. Uzun dönemde kronik anksiyete ve depresyon, psikotik depresyon, fobiler, kişilik değişiklikleri, kişiliğin çözülmesi gibi ruhsal hastalıklar oluşturabilir.
Stres zihinsel olarak dikkati toplayamama, unutkanlık, uzun dönemde uyku bozuklukları, takıntılı düşünceler oluşturabilir. Fizyolojik, duygusal ve zihinsel etkilerin sonunda bireyde üretkenliğin azalması, yaşamdan keyif alamama, yakın ilişkilerden uzaklaşma, geriye çekilme, boşluk ve anlamsızlık duyguları oluşabilir. Bireysel bütünlüğü bozan, zorlayan stres; çevresel nedenler, sosyal stres yaratan nedenler ve ruhsal stres vericiler olarak değerlendirilebilir.
Stres çevre koşulları, sosyal yaşam, iş dünyası gibi, aile yaşamı gibi bireye dışardan gelen tetikleyicilerle başlayabildiği gibi, her bireyin kendi özgün dünyasındaki duygular, duygulanımlar, dürtüler, çatışmalar nedeniyle de oluşabilir. Bu tür nedenlerle bir doktora müracaat eden kişilerin dinamik yapıları, dikkatli ve ayrıntılı bir şekilde incelenerek bireysel terapi veya terapi grupları, psikodrama yöntemleri ile tedavi görürler.
Stres insanlığın tarihinden bugüne bireyin zaman zaman kendini içinde bulduğu bir durumdur. Bazen stres yaratan durumla başa çıkılamazsa depresyona giden bir süreç başlayabilir. Bireyin yeni yasam koşullarına uyum sağlayabilmesi, yenilik ve değişimi kabullenebilmesi, kendini geliştirip zenginleştirmesi ve esneklik kazanması stresle basa çıkmada önemli etkenlerdir.
Düşmanlık duyguları, yargılama, yineleyen bir biçimde kendini suçlama, aşırı duyarlılık kazanma ve gösterme, duyguların çözülerek ayak bağı olması, aşırı mantık kullanmak ve olayları ya çok iyi ya çok kötü olarak iki uçta değerlendirmek, yeterince büyüyemeyip yetişkin yaşamına geçememek, çocuksu davranışlar, kişiler arası ilişkilerde iletişim ve etkileşim kuramamak ya da çekingen kişilik özellikleri, pasif tutumlar stresle basa çıkmada zorlayıcı ve başarısız olunmasına neden olan unsurlardır.
Öfke Yönetimi Öfke, sevgi, hoşlanma, korku gibi temel duygularımızdan biridir. “Bireyin bir engellenme durumuyla karşı karşıya kalması, herhangi bir saldırıya maruz kalması, incinmesi, yoksun bırakılması ya da tehdit algılaması” gibi durumlarda hissettiği bir duygudur. Bireye ya da nesneye yönelik olarak ortaya konulan tepkilerle kendini gösterir. Bu tepkilerin ortaya konuluş biçimi genellikle olumsuz olduğu için de öfke duygusu olumsuz bir duygu olarak, hatta çok tehlikeli olabilecek bir duygusal durum olarak tanımlanır. Öfke çok sık (hemen hemen her gün), çok şiddetli olarak hissediliyorsa, sonucunda uygunsuz davranışlar ortaya çıkıyorsa, okul-iş yaşamı, kişisel ilişkilerde sorunlara yol açıyorsa öfke problem oluşturuyor demektir. Öfkeyle başa çıkmak, öfkenin bastırılması ve saklanmasını değil, tanınmasını gerektirmektedir.
Bireyler öfkelerini tanıdıklarında, öfkenin zararlarından kurtulabilir ve onu kendileri için yapıcı bir şekilde ifade edebilirler. Öfkeyle sağlıklı bir biçimde başa çıkabilmek için kullanılabilecek yollar arasında; Gevşeme, diyafram nefesi, stresle baş etme becerilerinin öğrenilmesi, düşüncelerin değiştirilmesi, problem çözme, iletişim becerilerinin geliştirilmesi, mizahın kullanılması, çevrenin değiştirilmesi, vb sayılabilir.
Stres organizmanın bedensel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesinde ve zorlanmasında oluşan bir durumdur. Bir tehditle karşılasan birey, bu tehditle başa çıkamayacağına veya geçinemeyeceğine inanmışsa strese girer. Stres fiziksel olarak bireyde çarpıntı, kas gerilimi, kan basıncının artması olarak belirir. Uzun dönemde baş ağrısı, migren, yüksek tansiyon ve kalp hastalıkları oluşturabilir. Stres duygusal olarak bireyde endişe, karamsarlık, kızgınlık, öfke yaratır. Uzun dönemde kronik anksiyete ve depresyon, psikotik depresyon, fobiler, kişilik değişiklikleri, kişiliğin çözülmesi gibi ruhsal hastalıklar oluşturabilir.
Stres zihinsel olarak dikkati toplayamama, unutkanlık, uzun dönemde uyku bozuklukları, takıntılı düşünceler oluşturabilir.