Siirt’te Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri ve vatandaşlar, Mescid-i Aksa'da Filistinlere saldırılarını sürdüren İsrail'i protesto etti.15 Temmuz Demokrasi meydanında bir araya gelen STK'lar, sloganlar atarak İsrail'in Filistin’e yönelik saldırılarını protesto etti.
15 Temmuz Demokrasi meydanında basın açıklaması yapan Memur-Sen İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı Murat Şeker, tüm STK’lar adına yaptığı açıklamada İsrail’in zulmüne sessiz kalmayacaklarını vurguladı.
Filistinli Şair Mahmut Derviş’in “Kudüs’te” şiiriyle başlayan Şeker, Bağırdı birden Asker bir kadın Yine mi sen? Yine mi sen? Öldürmemiş miydim seni? Yanıtladım ki: Öldürdün beni, Yalnız unuttum Seünin gibi ölmeyi! Filistinli Şair Mahmut Derviş, yarım asır önce böyle haykırdı düşmana, “Kudüs’te” şiiriyle. Bir ulus, bir ümmet böyle böyle ölmeyi unuttu…
Filistin, saldırı altında… Kudüs, kirli postallar altında eziliyor… Mesicidi Aksa, gettolaşmış ruhların, terörist canilerin tasallutu altında. Ve bir halk direnmeye devam ediyor, iki yüzlü dünyaya inat, başını kuma gömen idraksizlere inat. Bir halk, bir ümmet ölüme aldırış etmeden, korkak düşmanın üzerine yürüyor, atsız pusatsız. Utan dünya… Utan insanlık…
Şeker konuşmasında,Unutmak felakettir… Biz bugün burada hatırlatma yapmak için, o, teröre karşı direnen ve her neresinden bakarsanız bakın insan olmanın onurunu kurtarmak için, imanın izzetini korumak adına çoluk çocuk demeden, kadınıyla, erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla canını ortaya koyan yiğitlerin mücadelesine omuz vermek, insan olmanın asgari şartını yerine getirmek için toplandık.
Evet. İnsan olmanın asgari şartı bugün bu meydanda toplanmaktır. Pandemiyi, stratejik bir aparata dönüştüren, insanlığın bu zayıf anında hayasızca; ilk kıblemiz Mescidi Aksa’ya saldıran terörist İsrail’in yaptıklarını telin etmek, asgari bir durum arz etmektedir. Fakat biz şunu da biliyoruz: Ziyanda olan bu asırda, başta ABD olmak üzere sistemin egemenleri ve maalesef onların kurguladığı sistemin oluşturduğu kirli düzeni görmezden gelenlerdir. Bu körlük, terörist İsrail’in kanlı stratejisinin küresel ölçekte desteklenmesine sebep olmaktadır.
Kirli medya düzeniyle, artık her neresinden bakarsanız bakın adaleti değil güçlünün kanlı düzenini perdelemekten başka işlevi olmayan uluslararası hukukuyla bu sistem, bu düzen; kanı ve terörü desteklemektedir. Onun için terörist İsrail bu kadar fütursuz, bu kadar hayasız davranmaktadır. Onun için İsrail, kan ve vahşetle şekillendirdiği işgal stratejisini devam ettirmektedir. Tam da bu yüzden, herkes sussa da, Filistin’de, Kudüs’te; bizim canımız, ciğerimiz dediğimiz kardeşlerimize karşı sürdürülen terör politikalarına karşı haykırmaya, bu kirli düzenin üzerini örtmeye çalıştığı hakikati yılmadan usanmadan hatırlatmaya ve gerçekleri yüzsüzlerin yüzlerine çarpmaya, devam edeceğiz. Nasıl ki orada kardeşlerimiz direniyor…
Biz de burada bu inançla bu kör düzene karşı direnmeye devam edeceğiz… Yılmayacağız! Usanmayacağız! Orada, insanlığın haremine yapılan saldırılara karşı direnen yiğitlerin sesi olacağız, sözü olacağız, bu küresel kirli stratejiye karşı biz de burada direneceğiz.
Şeker, İsrail bir yalan üzerine kurulmuştur. Siyonist rejimin oluşturduğu bu yalan düzeni elbette yenilecek, bunu imanımız kadar biliyoruz. Kimileri, gücün oluşturduğu anaforda bunu göremeyebilir, korkudan pusabilir. Fakat biz zulmün abad olmayacağına iman etmişiz.
Filistin’de, zalimin teknolojik üstünlüğü Ebrehe’nin fillerini hatırlatmaktadır bizlere. Onlara karşı taşla sapanla direnen ebabillerin galip geleceğini göreceğiz hep birlikte. Ne var ki, terörist İsrail’in oluşturduğu kanlı politikalara karşı kulaklarını tıkayıp, başını kuma gömenlerin büyük bir hüsrana uğrayacaklarını da hatırlatmak isteriz. Biz biliyoruz ki; İsrail, bölgede birbirine düşman Müslümanlar üreterek var olmaktadır.
Gün birlik günüdür. Birlik karşısında hezimete uğrayacağını bilmektedir. Bunu bilen İsrail, bu yüzden korkularına esirdir. Korku ve şiddetin üreteceği tek bir şey vardır o da terördür. İsrail’in bu bölgeye yerleşme sürecine bir bakın, temelinde terör göreceksiniz. İsrail’in sözde kurucusu ve sözde ilk Başbakanı Ben Gurion ve ondan sonra görev alan birçok yöneticisi, terör ve tedhiş hareketlerinin içinde bulunmuş kişilerdir. Yani İsrail’in temelinde terör vardır, kan vardır, kin vardır ve ırkçılık üzerine bina edilmiş Siyonist rejimin oluşturduğu ipe sapa gelmez kör bir inanç vardır.
Siyonistlerin ilk saldırılarını hatırlamadan… İşgal edilen ilk şehir Hayfayı hatırlamadan… İki yüzlü emperyalistlerin çatışmalı bölgeler teorisini bilmeden… Mescid-i Aksaya yapılan saldırıları anlayamayız. Vadedilmiş topraklar bu kanlı sistemin motivasyon kaynağıdır. Holokost endüstrisinden beslenen lobiler, bu kanlı çarkın başındaki yapılardır. Ve maalesef bu yapılarla işbirliği yapan nevzuhur devletçikler, kabileci kafalar, mücadeleyi içten baltalamaktadır. Ama bu bir mücadeledir: hak ve batılın mücadelesi. evet, bu insanlık ve adalet mücadelesidir.
Bugün İsrail ve onu destekleyenlere karşı, onunla işbirliği yapanlara karşı verilecek mücadelenin sonunda insanlık adalete ulaşacaktır. Tarih İsraili devlet olarak, bilim siyonizmi fikir olarak reddetmiştir. Bu açık ve net. Şimdi sıra Müslümanlarda ve dünyanın tüm iyi insanlarında; İsrail’i kanıyla, kiniyle ve kiriyle, zulmü ve terörüyle zihinlerimizde reddetmenin, işgalci olduğu coğrafyadan ve sistemlerden defetmenin vaktidir.
Bakınız; bir Filistinli çocuğun gözünden düşen bir damla bugün insanlığın bütünü için Nuh tufanı hükmündedir. Hepimizi kurtaracak Nuh’un Gemisi ise İsraile karşı dirayet, Filistin’de, Kudüs’te ve Mescidi Aksa’da adalet için mücadeledir. Bunun yolu da hükmü de bellidir: Adı Filistin, Başkenti Kudüs, manevi zemini Mescidi Aksa olan Bağımsız ve Özgür bir devlettir.
Siyonizmin bilindik illüzyonlarına aldırış etmeden, kapitalizm ve emperyalizmin sığınağı söylemlerin tazyikine kapılmadan bu kutlu mücadele devam edeceğiz. “Asra yemin olsun ki, insan mutlaka ziyandadır. Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.”
İlahi hükmünce hareket edip adalet sağlanıncaya, Mescidi Aksa ve Kudüs özgürleşinceye ve dahi Filistin bağımsızlığına kavuşuncaya kadar mücadele devam edeceğiz. Herkes bilsin ve duysun ki, Mescid-i Aksa barış dini İslamın ve Müslümanların mabedidir. Bununla birlikte, bu kutlu mabed barış ve huzur için bütün insanların haremidir. Herkes bilsin, duysun ve inansın ki; Kudüs Filistindir. Kudüs İslam şehridir.
Kudüs, bütün inançların medeniyet birikimidir. Ve herkes şunu görecek ki; Filistin, özgür ve bağımsız yaşayacak. Filistin, Siyonist işgalden, Filistinliler Siyonist vahşetten çok yakında azade olacak. İnanıyor ve iman ediyoruz, zulüm değil adalet hakim olacak. Mescidi Aksa’da siyonist postal izleri temizlenecek, insanlık ve Müslümanlar ve onlara kulak veren devletler hem küresel hem de diplomatik intifada başlatacaklar.
Biz buna varız. Biz, Siirt STK’ları olarak, tüm sivil toplum kuruluşlarına ve adalet arayışı içinde olan her kesime bu mücadelede yerini alması için bir çağrıda bulunuyoruz. Kudüs’te adalet bütün dünyada adalet demektir.
Çünkü adaletin düşmanı siyonizm ve onun beslendiği emperyalizmdir. Mescidi aksa özgürleşmeden dünyada özgürlükten bahsedemeyiz. Çünkü özgürlüğün en büyük düşmanı siyonizmin yeşerdiği bu kirli düzendir. Bu nedenle haykırıyoruz: Yaşasın Filistin, kahrolsun İsrail!
Program Diyanet-Sen Şube Başkanı Hamit Evin’in okuduğu dua sonrası sessiz bir şekilde sona erdi.
Yapılan basın açıklamasının ardından vatandaşlar meydanda İsrail bayrağını yakarak protesto ettiler.