Havaların soğumasıyla mevsimsel hastalıklara karşı uyarılarda bulunan uzmanlar, bitkisel ilaçların kullanımı ve faydalarını anlattı.
Sonbahar mevsimi ile birlikte havalar da soğumaya başladı. Uzmanlar ise soğuk havalara bağlı olarak ortaya çıkan gribal enfeksiyonlarla ilgili önemli uyarılarda bulundu. Konuyla ilgili konuşan Siirt Halk Sağlığı Müdürü Dr. Bahadır Özdemir, soğuk havaların başlamasıyla beraber yeterli miktarda su içilmesi, soba ve elektrikli ısıtıcıların kullanımı azaltılması, düzenli spor yapılması ve kalabalık yerlerden mümkün olduğu kadar uzak durulması gerektiğini söyledi.
Şifalı bitkiler nasıl kullanılmalı?
Gribal enfeksiyonların tedavisinde bitkisel ürünlerin sıklıkla tercih edildiğini ifade eden Dr. Özdemir, gribal enfeksiyonların tedavisinde kullanılan çayların fazlaca kullanılması durumunda yan etkilere neden olabileceğini söyledi. Grip ve soğuk algınlığı denilince akla ilk olarak ıhlamurun geldiğini ifade eden Dr. Özdemir, “Kaynatıp içilen ıhlamurun balgamı söktürerek boğazı yumuşattığı bilinir. Zencefil grip olan hastanın vücut ısısını yükselterek direncin artmasını sağlayacaktır.
Bal kullanarak boğazın yumuşaması sağlanır aynı zamanda enerji vereceği için vücudun yorgun düşmesi önlenir. Papatya suyu ise üst solunum yolları hastalıklarının tedavisine iyi gelmektedir. Zencefil çayı, göğüs tıkanıklığını açmak ve grip ile bağlantılı nazal konjesyonu hafifletmek için idealdir.
Ayrıca zencefil içinde bulunan bileşenler, vücudumuzun viral hücrelere karşı direncini arttırarak grip ve soğuk algınlığından kurtulma sürecini hızlandırabilir. Nezle ve grip için ülkemizde de popüler olarak kullanılan nane çayı (limonla birlikte) öksürüğü hafifletirken tahriş olan boğazı yumuşatır.
Gribe iyi gelen çaylar her ne kadar antioksidanlar, vücudu güçlendiren vitamin ve mineraller içerse de diğer bileşikleri bazı yan etkilere neden olabilir. Bu nedenle bitkisel ilaçları fazlaca içmenizi önermiyoruz” dedi.
Gribal enfeksiyonların belirtileri nelerdir?
Gribal enfeksiyonların belirtilerinden de söz eden Dr. Özdemir, “Gribal hastalık; üşüme, terleme nöbetleri, öksürük, burun tıkanıklığı, baş ağrısı, boğaz ağrısı, halsizlik, kas ve eklem ağrıları ile seyreder. Bulgular soğuk algınlığına benzemekle birlikte gripte baş ağrısı, kas-eklem ağrıları ve ateş daha ön planda seyreder. Ayrıca nadiren de olsa boğaz ağrısı, gözlerde akıntı ve kanlanma, karın ağrısı olabilir.” ifadelerini kullandı.
“Toplumsal yerlerden uzak durulmalı”
Özellikle toplu barınma yerlerinde bu tür hastalıkların çok çabuk yayıldığına dikkat çeken İmren, “Kalabalık ortamlarda hapşırık, öksürük yoluyla yayılan virüslerin kış aylarında saatlerce canlı kalabilmesi özellikle de okula giden çocukları tehdit ediyor. Çocuklar okul ve kreşlerdeki sınıf arkadaşlarından grip virüsünü alıyorlar. Daha sonra bunu servis araçlarındaki, otobüslerdeki arkadaşlarına ve evdeki ailelerine taşıyorlar.
Erişkinler çocuklardan aldıkları bu virüsleri işyerlerine taşıyarak hastalığın daha geniş kitlelere yayılmasına neden oluyor. Bu zincir çok basit önlemlerle kırılabilir. Bu zinciri kırmanın en önemli yolu kendini iyi hissetmeyen, hastalık belirtileri olan çocuğun kreşe ve okula gönderilmemesidir.” şeklinde konuştu.
Dr. Özdemir, gribal hastalıklardan korunmak için dikkat edilmesi gereken hususları ise şu şekilde sıraladı: “Dengeli beslenmeli, yeterli miktarda su içilmeli, soba ve elektrikli ısıtıcıların kullanımı azaltılmalı, düzenli spor yapılmalı, stresten uzak yaşamalı, sigara içmemeli, hastalık belirtileri varlığında tokalaşmaktan mümkün olduğunca kaçınılmalı, kalabalık yerlerden mümkün olduğu kadar uzak durulmalı, düzenli uyumalı, çıplak ayakla dolaşılmamalı ve sıcak ortamlardan kaçınılmalı.”
Sonbahar mevsimi ile birlikte havalar da soğumaya başladı. Uzmanlar ise soğuk havalara bağlı olarak ortaya çıkan gribal enfeksiyonlarla ilgili önemli uyarılarda bulundu. Konuyla ilgili konuşan Siirt Halk Sağlığı Müdürü Dr. Bahadır Özdemir, soğuk havaların başlamasıyla beraber yeterli miktarda su içilmesi, soba ve elektrikli ısıtıcıların kullanımı azaltılması, düzenli spor yapılması ve kalabalık yerlerden mümkün olduğu kadar uzak durulması gerektiğini söyledi.
Şifalı bitkiler nasıl kullanılmalı?
Gribal enfeksiyonların tedavisinde bitkisel ürünlerin sıklıkla tercih edildiğini ifade eden Dr. Özdemir, gribal enfeksiyonların tedavisinde kullanılan çayların fazlaca kullanılması durumunda yan etkilere neden olabileceğini söyledi. Grip ve soğuk algınlığı denilince akla ilk olarak ıhlamurun geldiğini ifade eden Dr. Özdemir, “Kaynatıp içilen ıhlamurun balgamı söktürerek boğazı yumuşattığı bilinir. Zencefil grip olan hastanın vücut ısısını yükselterek direncin artmasını sağlayacaktır.
Bal kullanarak boğazın yumuşaması sağlanır aynı zamanda enerji vereceği için vücudun yorgun düşmesi önlenir. Papatya suyu ise üst solunum yolları hastalıklarının tedavisine iyi gelmektedir. Zencefil çayı, göğüs tıkanıklığını açmak ve grip ile bağlantılı nazal konjesyonu hafifletmek için idealdir.
Ayrıca zencefil içinde bulunan bileşenler, vücudumuzun viral hücrelere karşı direncini arttırarak grip ve soğuk algınlığından kurtulma sürecini hızlandırabilir. Nezle ve grip için ülkemizde de popüler olarak kullanılan nane çayı (limonla birlikte) öksürüğü hafifletirken tahriş olan boğazı yumuşatır.
Gribe iyi gelen çaylar her ne kadar antioksidanlar, vücudu güçlendiren vitamin ve mineraller içerse de diğer bileşikleri bazı yan etkilere neden olabilir. Bu nedenle bitkisel ilaçları fazlaca içmenizi önermiyoruz” dedi.
Gribal enfeksiyonların belirtileri nelerdir?
Gribal enfeksiyonların belirtilerinden de söz eden Dr. Özdemir, “Gribal hastalık; üşüme, terleme nöbetleri, öksürük, burun tıkanıklığı, baş ağrısı, boğaz ağrısı, halsizlik, kas ve eklem ağrıları ile seyreder. Bulgular soğuk algınlığına benzemekle birlikte gripte baş ağrısı, kas-eklem ağrıları ve ateş daha ön planda seyreder. Ayrıca nadiren de olsa boğaz ağrısı, gözlerde akıntı ve kanlanma, karın ağrısı olabilir.” ifadelerini kullandı.
“Toplumsal yerlerden uzak durulmalı”
Özellikle toplu barınma yerlerinde bu tür hastalıkların çok çabuk yayıldığına dikkat çeken İmren, “Kalabalık ortamlarda hapşırık, öksürük yoluyla yayılan virüslerin kış aylarında saatlerce canlı kalabilmesi özellikle de okula giden çocukları tehdit ediyor. Çocuklar okul ve kreşlerdeki sınıf arkadaşlarından grip virüsünü alıyorlar. Daha sonra bunu servis araçlarındaki, otobüslerdeki arkadaşlarına ve evdeki ailelerine taşıyorlar.
Erişkinler çocuklardan aldıkları bu virüsleri işyerlerine taşıyarak hastalığın daha geniş kitlelere yayılmasına neden oluyor. Bu zincir çok basit önlemlerle kırılabilir. Bu zinciri kırmanın en önemli yolu kendini iyi hissetmeyen, hastalık belirtileri olan çocuğun kreşe ve okula gönderilmemesidir.” şeklinde konuştu.
Dr. Özdemir, gribal hastalıklardan korunmak için dikkat edilmesi gereken hususları ise şu şekilde sıraladı: “Dengeli beslenmeli, yeterli miktarda su içilmeli, soba ve elektrikli ısıtıcıların kullanımı azaltılmalı, düzenli spor yapılmalı, stresten uzak yaşamalı, sigara içmemeli, hastalık belirtileri varlığında tokalaşmaktan mümkün olduğunca kaçınılmalı, kalabalık yerlerden mümkün olduğu kadar uzak durulmalı, düzenli uyumalı, çıplak ayakla dolaşılmamalı ve sıcak ortamlardan kaçınılmalı.”