Birleşmiş Parlamentolararası Birlik Türk Grubu Başkanı ve AK Parti Siirt Milletvekili Yasin Aktay, uluslararası terör ile uyuşturucu trafiği arasında önemli bir irtibat olduğunu, Türkiye'nin tüm BM üyesi ülkeleri bu irtibatı kesmeye davet ettiğini söyledi.
Aktay, BM Genel Merkezi'nde, BM Parlamentolararası Birlik tarafından düzenlenen "Dünyanın uyuşturucu sorunu: Küresel perspektifin güçlendirilmesi" konulu yıllık toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Avrupa yolu üzerinde bir transit ülke olarak uluslararası uyuşturucu trafiğinden yoğun olarak etkilendiğini söyledi.
Türkiye'nin uyuşturucu sorununda arzı azaltma boyutuna özel önem atfettiğini kaydeden Aktay, "Ancak ulusal deneyimine dayalı olarak, Türkiye dünya uyuşturucu sorunuyla baş etmenin dengeli, entegre ve kapsamlı bir yaklaşım gerektirdiğine inanıyor. Bu amaçla Türkiye uyuşturucu sorununa halk sağlığı yaklaşımı içinde talep azaltma politikalarını izleye gelmiştir. Önleyici faaliyetler, uyuşturucu bağımlılığının tıbbi tedavisi ve sosyal entegrasyon etkinliklerine öncelik verilmesi ulusal uyuşturucuyla mücadele siyasetimizin temel unsurlarıdır" dedi.
Uyuşturucu ile mücadele için uluslararası işbirliğinin artması gerektiğini de vurgulayan Aktay, şunları ifade etti: "Uluslararası işbirliği çerçevesinde de terörist örgütlerle suç örgütleri arasındaki endişe verici bağların altını çizmekte fayda vardır. Bunlar, uyuşturucunun üretimi, taşınması ve ticaretiyle iç içedirler ve bu halleriyle uluslararası barış ve istikrara ciddi bir tehdit oluşturmaktadırlar.
Bu ayrıca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından da dikkat çekilen ciddi bir sorundur. Biz Türkiye olarak üye ülkeleri bu konuda daha fazla işbirliğine, dünyanın uyuşturucu sorununun ekonomik temelini yok etmek üzere uluslararası terörizm ile uyuşturucu trafiği arasındaki irtibatları kesmeye davet ediyoruz. Antinarkotik siyasetimizin anahtar bir boyutu, özellikle uyuşturucu ticareti yoluyla (özellikle PKK'nın) terörün finansmanının üzerine gitmek olmuştur. PKK terör örgütü, Türkiye ve Avrupa ülkelerindeki geniş yaygın bağlantıları dolayısıyla uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı şebekesinde önemli bir oyuncu olmaya devam etmektedir."
Aktay, ülkelerin uyuşturucu sorunu konusunda özel koşulları ve siyasi öncelikleri olabileceğine de işaret ederek, "Ancak ulusal perspektiflerden ve önceliklerden bütün tartışmaları bir yana bırakırsak, eski tehditler ve 2009'daki Eylem Planı Siyasi Deklarasyonundan sonra ortaya çıkan tehditler ortak bir sorumluluk almayı ve kapsamlı, entegre ve dengeli bir yaklaşımı gerektiriyor. Türkiye hükümeti uluslararası yükümlülükler temelinde siyasi gerekliliklerini yerine getirme çabalarına devam edecektir" diye konuştu.
Aktay, BM Genel Merkezi'nde, BM Parlamentolararası Birlik tarafından düzenlenen "Dünyanın uyuşturucu sorunu: Küresel perspektifin güçlendirilmesi" konulu yıllık toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Avrupa yolu üzerinde bir transit ülke olarak uluslararası uyuşturucu trafiğinden yoğun olarak etkilendiğini söyledi.
Türkiye'nin uyuşturucu sorununda arzı azaltma boyutuna özel önem atfettiğini kaydeden Aktay, "Ancak ulusal deneyimine dayalı olarak, Türkiye dünya uyuşturucu sorunuyla baş etmenin dengeli, entegre ve kapsamlı bir yaklaşım gerektirdiğine inanıyor. Bu amaçla Türkiye uyuşturucu sorununa halk sağlığı yaklaşımı içinde talep azaltma politikalarını izleye gelmiştir. Önleyici faaliyetler, uyuşturucu bağımlılığının tıbbi tedavisi ve sosyal entegrasyon etkinliklerine öncelik verilmesi ulusal uyuşturucuyla mücadele siyasetimizin temel unsurlarıdır" dedi.
Uyuşturucu ile mücadele için uluslararası işbirliğinin artması gerektiğini de vurgulayan Aktay, şunları ifade etti: "Uluslararası işbirliği çerçevesinde de terörist örgütlerle suç örgütleri arasındaki endişe verici bağların altını çizmekte fayda vardır. Bunlar, uyuşturucunun üretimi, taşınması ve ticaretiyle iç içedirler ve bu halleriyle uluslararası barış ve istikrara ciddi bir tehdit oluşturmaktadırlar.
Bu ayrıca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından da dikkat çekilen ciddi bir sorundur. Biz Türkiye olarak üye ülkeleri bu konuda daha fazla işbirliğine, dünyanın uyuşturucu sorununun ekonomik temelini yok etmek üzere uluslararası terörizm ile uyuşturucu trafiği arasındaki irtibatları kesmeye davet ediyoruz. Antinarkotik siyasetimizin anahtar bir boyutu, özellikle uyuşturucu ticareti yoluyla (özellikle PKK'nın) terörün finansmanının üzerine gitmek olmuştur. PKK terör örgütü, Türkiye ve Avrupa ülkelerindeki geniş yaygın bağlantıları dolayısıyla uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı şebekesinde önemli bir oyuncu olmaya devam etmektedir."
Aktay, ülkelerin uyuşturucu sorunu konusunda özel koşulları ve siyasi öncelikleri olabileceğine de işaret ederek, "Ancak ulusal perspektiflerden ve önceliklerden bütün tartışmaları bir yana bırakırsak, eski tehditler ve 2009'daki Eylem Planı Siyasi Deklarasyonundan sonra ortaya çıkan tehditler ortak bir sorumluluk almayı ve kapsamlı, entegre ve dengeli bir yaklaşımı gerektiriyor. Türkiye hükümeti uluslararası yükümlülükler temelinde siyasi gerekliliklerini yerine getirme çabalarına devam edecektir" diye konuştu.
