Siirt’te faaliyet gösteren Özgün Düşünce Öğrenci Kulübü, "İslam Dünyasının İçinde Bulunduğu Durum ve Geleceği" konulu konferans düzenledi.
Siirt Üniversitesi Merkez Kampüsünde "İslam Dünyasının İçinde Bulunduğu Durum ve Geleceği" konulu konferansa araştırmacı yazar ve mavi Marmara gazisi Muharrem Güneş konuşmacı olarak katıldı. Konferasta, “Ölüm korkusu, lügatlerimizden sildiler.
‘Cihad’ denildiği zaman öyle bir şey türettiler ki bütün ‘Müslümanlar Cihad kelimesini ağzına almaktan ürksün’” diyen Güneş, şunları söyledi; “İŞİD, DAİŞ, Elkaide bilmem şu bilmem bu. Bu oyun bizzati islam düşmanları tarafından Müslümanların kalbine saplanabilecek en büyük hançerdir ve başarılı oldular. Nitekin biz Cihad’ı da çıkardık kitaplarımızdan ve Şehadeti de çıkardık. Bundan dolayı her birimiz ticaretimize, işimize, gücümüze ve menfaatimize bakmış olduk.”
İslam Alemi ve Amerika Birleşik devletleri arasındaki toplam Üniversite sayılarına değinen Güneş, şunları kaydetti; “Çalışmaya ihtiyaç var. Biraz oturup düşünmemiz gerekiyor, toplam İslam alemindeki Üniversite sayısı kaç? Biliyormuyuz, toplam 500 üniversite var. Sadece ve sadece Amerika birleşik devletlerinde 5 bin 750 tane üniversite var.
Bütün 60 İslam Ülkeleri ve Amerika birleşik devletleri, düşünce kuruluşları, stratejik kuruluşlar. İhtiyacımız yokmu bizi stratejiye, stretejik gelişmeye. Bizim elimizde olan en büyük stratejik kaynağı olan Kuran, sünnet ve tarihimiz var, şerefli bir geçmişimiz var. Bu ümmetin evlatlarının Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla ve her türlü ırkıyla bir olup, el ele verip tarihte nice şerefli durumlara imza attıklarını hepimiz biliyoruz.
Bu topraklarda sadece ve sadece bir bacımızın baş örtüsüne el uzatıldığı için Sütçü İmamın ayaklanmasıyla bir kurtuluş mücadelesi var. İslam Kuran’ı elden gidiyor diye zalimlere ve onların iş birlikçilerine ayağa kalkan bir Şeyh Saidi Palefimiz var, bizim Metin Yükselimiz var, bizim İslam ümmetinin bir çöküşe doğru gittiğine Hasan Elbenna’mız var, Bediuuzaman-ı Saidi Nursimiz var, Ebu'l A'lâ el-Mevdudî’miz var, Muhammed Akif Ersoy’umuz var, bu ümmetin yetiştirdiği değerlerimiz var bizim. Bunlar niçin sürgün edildiler, niçin canlarını feda ettiler,tek bir politika, tek bir strateji. İslam ümmetini birleştirmek, aradaki ihtilafları yok etmek ve islam ümmetini yeniden şerefli günlere geri döndürmek.
Bugün Mısır’da, Lübnan’da, Suriye’de Tunus’ta, Yemen’de, Suudi Arabistan’da oluşan bu uyanış ve yeniden ümmet olma bilinci ile hareket eden toplulukların, hareketlerin, cemaatlerin ifrata ve tefrite kaçmayan mutedir ve İslamı doğru şekilde anlayan hareketlerin yükselişine hazmedemeyen büyük güçler, her ne kadar ayrı süper güçler olarak görülse de aslında çok büyük bir ittifak kurarak büyük bir yeni Haçlı operasyonu gerçekleştirerek bu İslam ümmetinin coğrafyasında yeniden bir Ümmet, bir hilafet, bir Kuranın gölgesinde yaşama müsaade etmemenin mücadelesini veriyorlar.
Ve bu gün ödenen bedeller de bunun karşılığında oraya çıkan şeylerdir. “ Güneş, konferansında Suriye’nin önemini paylaşarak şunları söyledi; “Bakınız Suriye, neden önemli?, kısaca hazreti peygamberin hadislerinden yolaçıkalım. Suriye’nin adı sadece Suriye değildir, orası İslami literatürde Bilalı Şam olarak geçer. Bilalı Şam dediğimiz şey hazreti peygamberin sahih hadislerinde övgüye bahsedilen, imanın merkezi olan, orası eğer ki düzgün olursa Ümmet düzgün olur, orası bozulursa ümmet bozulur dediği iman oradadır. Müslümanları orayı korumayı, orayı müdafa etmeye teşvik ettiği topraklardır. Dolayısıyla bu gün o topraklarda mücadele ederek sahih bir düşünce ile aşırılara kaçmadan ihtidal içerisinde Cihad eden bu Müslüman kardeşlerimizin bize olan hicretlerini bir Ensar-Muhacir kardeşliği ile kabul etmek ve onları bağrımıza basmak zorundayız.
Çünkü hazreti peygamber orayı imanın merkezi olarak sayıyor. Bu Allahın bir kaderi, bir takdiridir. Bu zulümlerin gerçekleşmiş olması Müslümanların yeniden oturup düşünmeye sevk etmektedir. Birileri oradaki Müslümanlara dediler ki ‘çok büyük güçler, süper güçler sizi yok etmek için silah ve adam toplamışlar dikkat edin, çekilin, oturun sesinizi çıkarmayın’, onlarda ‘Allah bize yeter, O ne güzel bir dosttur’ dediler. Şimdi eğer biz bu noktaya geldiysek mesele bitmiştir, asıl adresi yakalamışız demektir.
Bizim Allahtan başka bir yardımcımız ve dostumuz yoktur. Silahımızı onlardan satın alıyoruz, gücümüzü onlardan alıyoruz, onlara bel bağlamışız değilmi?, Hayır!. Bundan sonra gücümüzü ve silahımızı biz elde edeceğiz, arayışlar içerisinde oluyoruz, düşünüyoruz, mühendisler yetiştirmeye çalıştırıyoruz, bilim adamı yetiştirmeye çalışıyoruz.
Düşünce, kuruluşları oluşturmaya başlıyoruz, stratejist yetiştirmeye başlıyoruz, konferanslar veriyoruz, ümmetimizi bilinçlendirmeye çalışıyoruz, evlatlarımıza artık ninni yerine İslam ümmetinin liderlerinin sözlerini ezberletiyoruz. Mavi Marmaralar sefere çıkarıyoruz, Esmalar feda ediyoruz, Furkan Doğan’lar feda ediyoruz Allaha fidye olsun diye, taaki şuana kadar ki taksilatımızın bir bedeli olsun diye."
Siirt Üniversitesi Merkez Kampüsünde "İslam Dünyasının İçinde Bulunduğu Durum ve Geleceği" konulu konferansa araştırmacı yazar ve mavi Marmara gazisi Muharrem Güneş konuşmacı olarak katıldı. Konferasta, “Ölüm korkusu, lügatlerimizden sildiler.
‘Cihad’ denildiği zaman öyle bir şey türettiler ki bütün ‘Müslümanlar Cihad kelimesini ağzına almaktan ürksün’” diyen Güneş, şunları söyledi; “İŞİD, DAİŞ, Elkaide bilmem şu bilmem bu. Bu oyun bizzati islam düşmanları tarafından Müslümanların kalbine saplanabilecek en büyük hançerdir ve başarılı oldular. Nitekin biz Cihad’ı da çıkardık kitaplarımızdan ve Şehadeti de çıkardık. Bundan dolayı her birimiz ticaretimize, işimize, gücümüze ve menfaatimize bakmış olduk.”
İslam Alemi ve Amerika Birleşik devletleri arasındaki toplam Üniversite sayılarına değinen Güneş, şunları kaydetti; “Çalışmaya ihtiyaç var. Biraz oturup düşünmemiz gerekiyor, toplam İslam alemindeki Üniversite sayısı kaç? Biliyormuyuz, toplam 500 üniversite var. Sadece ve sadece Amerika birleşik devletlerinde 5 bin 750 tane üniversite var.
Bütün 60 İslam Ülkeleri ve Amerika birleşik devletleri, düşünce kuruluşları, stratejik kuruluşlar. İhtiyacımız yokmu bizi stratejiye, stretejik gelişmeye. Bizim elimizde olan en büyük stratejik kaynağı olan Kuran, sünnet ve tarihimiz var, şerefli bir geçmişimiz var. Bu ümmetin evlatlarının Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla ve her türlü ırkıyla bir olup, el ele verip tarihte nice şerefli durumlara imza attıklarını hepimiz biliyoruz.
Bu topraklarda sadece ve sadece bir bacımızın baş örtüsüne el uzatıldığı için Sütçü İmamın ayaklanmasıyla bir kurtuluş mücadelesi var. İslam Kuran’ı elden gidiyor diye zalimlere ve onların iş birlikçilerine ayağa kalkan bir Şeyh Saidi Palefimiz var, bizim Metin Yükselimiz var, bizim İslam ümmetinin bir çöküşe doğru gittiğine Hasan Elbenna’mız var, Bediuuzaman-ı Saidi Nursimiz var, Ebu'l A'lâ el-Mevdudî’miz var, Muhammed Akif Ersoy’umuz var, bu ümmetin yetiştirdiği değerlerimiz var bizim. Bunlar niçin sürgün edildiler, niçin canlarını feda ettiler,tek bir politika, tek bir strateji. İslam ümmetini birleştirmek, aradaki ihtilafları yok etmek ve islam ümmetini yeniden şerefli günlere geri döndürmek.
Bugün Mısır’da, Lübnan’da, Suriye’de Tunus’ta, Yemen’de, Suudi Arabistan’da oluşan bu uyanış ve yeniden ümmet olma bilinci ile hareket eden toplulukların, hareketlerin, cemaatlerin ifrata ve tefrite kaçmayan mutedir ve İslamı doğru şekilde anlayan hareketlerin yükselişine hazmedemeyen büyük güçler, her ne kadar ayrı süper güçler olarak görülse de aslında çok büyük bir ittifak kurarak büyük bir yeni Haçlı operasyonu gerçekleştirerek bu İslam ümmetinin coğrafyasında yeniden bir Ümmet, bir hilafet, bir Kuranın gölgesinde yaşama müsaade etmemenin mücadelesini veriyorlar.
Ve bu gün ödenen bedeller de bunun karşılığında oraya çıkan şeylerdir. “ Güneş, konferansında Suriye’nin önemini paylaşarak şunları söyledi; “Bakınız Suriye, neden önemli?, kısaca hazreti peygamberin hadislerinden yolaçıkalım. Suriye’nin adı sadece Suriye değildir, orası İslami literatürde Bilalı Şam olarak geçer. Bilalı Şam dediğimiz şey hazreti peygamberin sahih hadislerinde övgüye bahsedilen, imanın merkezi olan, orası eğer ki düzgün olursa Ümmet düzgün olur, orası bozulursa ümmet bozulur dediği iman oradadır. Müslümanları orayı korumayı, orayı müdafa etmeye teşvik ettiği topraklardır. Dolayısıyla bu gün o topraklarda mücadele ederek sahih bir düşünce ile aşırılara kaçmadan ihtidal içerisinde Cihad eden bu Müslüman kardeşlerimizin bize olan hicretlerini bir Ensar-Muhacir kardeşliği ile kabul etmek ve onları bağrımıza basmak zorundayız.
Çünkü hazreti peygamber orayı imanın merkezi olarak sayıyor. Bu Allahın bir kaderi, bir takdiridir. Bu zulümlerin gerçekleşmiş olması Müslümanların yeniden oturup düşünmeye sevk etmektedir. Birileri oradaki Müslümanlara dediler ki ‘çok büyük güçler, süper güçler sizi yok etmek için silah ve adam toplamışlar dikkat edin, çekilin, oturun sesinizi çıkarmayın’, onlarda ‘Allah bize yeter, O ne güzel bir dosttur’ dediler. Şimdi eğer biz bu noktaya geldiysek mesele bitmiştir, asıl adresi yakalamışız demektir.
Bizim Allahtan başka bir yardımcımız ve dostumuz yoktur. Silahımızı onlardan satın alıyoruz, gücümüzü onlardan alıyoruz, onlara bel bağlamışız değilmi?, Hayır!. Bundan sonra gücümüzü ve silahımızı biz elde edeceğiz, arayışlar içerisinde oluyoruz, düşünüyoruz, mühendisler yetiştirmeye çalıştırıyoruz, bilim adamı yetiştirmeye çalışıyoruz.
Düşünce, kuruluşları oluşturmaya başlıyoruz, stratejist yetiştirmeye başlıyoruz, konferanslar veriyoruz, ümmetimizi bilinçlendirmeye çalışıyoruz, evlatlarımıza artık ninni yerine İslam ümmetinin liderlerinin sözlerini ezberletiyoruz. Mavi Marmaralar sefere çıkarıyoruz, Esmalar feda ediyoruz, Furkan Doğan’lar feda ediyoruz Allaha fidye olsun diye, taaki şuana kadar ki taksilatımızın bir bedeli olsun diye."