"Kimi sendikalar makbul, kimi sendikaları öteki olarak gören kafa 28 Şubat kafasıdır. Biz hiç bir sendikaya kendi arka bahçemiz olarak bakmayız."
Cumhurbaşkanımızın bu açıklaması son zamanlarda istanbul, Antalya ve izmir özelinde ve bununla birlikte Türkiye genelinde kendi sendikalarına üye kazanmak, üye sayısını artırmak için farklı sendikalara üye olan memur ve işçilere baskı ile "ötekiler" kavramını çalışanlara hissetirerek baskı ile istifa ettirip kendi saflarına katmaya çalışanlara seslenmiştir. Cumhurbaşkanımızın açıklamasının tamamını dinlemeden, anlamada fitneye tevil etmeyiniz.
28 Şubatta müslümanlık kanıyla yoğurulmuş topraklarda dininin vecibelerini özgürce yaşama ve öğrenmede kamusal alan bahanesiyle yaskalarla,baskılarla, zulüm ve işkencelerle ikna odalarıyla karşı karşıya getirilmiştir.
Müslüman, mütedeyin kesimin bireysel hak ve özgürlüklerini kısıtlayanların yaptığı zülüm ve baskıları hatırlatmıştır. Jakoben, monşerist, dayatmacı, yasakçı zihiniyetin 28 Şubat da hak ve özgürlüklere ideolojik savaş ve baskı benzeri bir tutumu günümüzde de sergilemeye çalışılıyor. 28 Şubat ürünü "Beşli çete" zihniyeti bu günde hortlatılmaya çalışılmaktadır.
Sendikal baskı Türk Ceza kanunun 118 maddesine göre suçtur ve 3 yıla kadar hapis cezasını öngörmektedir. Bu tür ötekileştirme ve baskı ile karşı karşıya gelenler lütfen istifa etmeden hakkınız arayın.
Cumhurbaşkanımızın bu açıklamasını başından sonuna kadar iyi idrak edemeyip yine Cumhurbaşkanımızın "Türkiye ittifakı" kavramı ile fitne çıkarmaya çalışan zihniyet gibi bir yandan fitne çıkarmaya çalışarak bir yandan da kamuoyuna karşı kendilerini vicdani meşruiyet zeminine otuturtmaya çalışmaktadırlar. Bizim davamız, bizim hareketimiz Erdemliler hareketidir. Bu davamız Hak nizamı, islamı hakim kılmaktır. Mazlumun yanında olmaktır.
Özgürlük, ekonomik, sosyal ve özlük vs haklarda kimseyi ayırmadan, ötekileştirmeden daha iyi daha müreffeh seviyeye ulaştırmaktır. Bizim davamız kızıl elmaya ulaşmaktır. Biz "sen yoksan bir eksiğiz" dusturuyla herkesi kucaklayan" Ne olursan ol...Yüz kere tövbeni bozsanda gel" davetiyle kucaklayan bir davadır.
Geçmişte bu davada, erdemliler hareketinde yer alanlar sorumluluk ve görev alanlar sendika içi demokrasinin gereği seçimlerle yönetim değişikliklerine alınganlık gösterip hasbilik bilinci ile değil hesabilik düşüncesiyle hareket ederek nefsi davranarak kendi özgür iradeleri ile kendi özgür kararlarıyla bu saftan kopanlar sizi kimse öteki olarak görmedi görmüyor.
Sizler kendileriniz davayı özümseyemediğiniz için nefsi davranakar safınızı kendiniz özgürce tercih ettiniz. Cephede komutan değişimleri, nöbet değişimleri, sancağı taşıma görevi değişimleri doğaldır.
Kaldi ki bu değişimler demokrsinin bir gereği olarak ortaya konulan sandıktan çıkıyorsa erdemli olanlar sandığa saygı duyar ve safını bozmaz. Aynı davanın bir neferi olarak gençlere yarenlik abilik eder. Usta çırak müessesesini tesis ederek davaya katkı sağlar. Fitneye sebebiyet verilmez.
Her seçim safları ayırma değil yenilenme, yeni fikirlerden istifade etme ve safları daha da sıkılaştırma, güç bulma, yorgunluktan kurtulmayı tazelenmeyi doğurur. Ayrılıkları, fitneleri barındırmaz. Bu davada duruşu olanların davasıdır. Kuruşu, makamı mevkiyi, bireysel manfatleri barındıranların davası değildir.
" Bizi şucu bucu diye ötekileştiriyorsunuz" diyenler sizi kendi kendinizi ve iş tuttuklarınızla beraber durduğunuz yeri kendi hür tercihinizle kendinizi şucu bucu ettiniz. Zaman nefsi hesbilik ve fitne çıkarma zamanı değil safları sıkılaşatırma zamanıdır.
"Gel, gel, ne olursan ol yine gel. .......Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel.
SİİRT DIYANET-SEN İL BAŞKANI
HAMİT EVİN