Paranın seçim sonuçlarına etki etmesini oldum olası yadırgamışımdır.
Seçmenin kalbine, aklına girerek seçim sonuçlarına tesir edilmesi gerektiğini savunmuşumdur.
Beklentim, temennim veya arzum böyle olsa da maalesef realiteden de kopuk değilim. Artık seçimleri kalbe ve akla hitap ederek kazanmak beldelerde bile güçleşti.
Yaşadığı toplumda sorun çözücü, vatandaşların sorunlarına duyarlı, mesleğinde başarılı, cömert, iyi eğitim görmüş, hatip, saygınlığı olan kişiler siyasete girer ve seçim külfetini borç harç ile kendi karşılardı.
Seçim stratejileri belli merkezler tarafından bilinçli bir şekilde mi çok para harcamaya evrildi yoksa doğal olarak mı öyle bir sürece girdi tartışması yapılmadı ama para harcayan aday rekabette ciddi avantaj kazanabildi ve kazanmaya da devam edecekmiş gibi görünüyor.
Sosyal medya hesapları, basın, afişler, pankartlar, bilboardlar, broşürler, canlı yayınlar, seçim ofis masrafları vs derken eski ile mukayese edilemeyecek ciddi bir yekün ortaya çıkıyor.
Hal böyleyken seçim öncesi ciddi paralar harcamayı normal hatta elzem olarak görürken; seçilen siyasetçinin seçildikten sonraki ilişkilerini ve davranışlarını garipseyerek, sitem ederek tartışıyoruz yıllar yılıdır.
Oysa şöyle basit bir hesapla seçmen çelişkisini bulmak mümkün; siyasetçinin seçildikten sonraki alacağı 5 yıllık maaş hesaplanır, bundan ortalama gider düşürülür sonra seçim döneminde harcadığı veya harcatılmak zorunda bırakıldığı para ile mukayese edilirse; seçimi kazanmak için harcanan paranın toplam alınacak maaştan 5, 10 belki de 20 kattan fazla olduğu görülecektir.
Peki neden?
Değer mi?
Bu kısır döngü maalesef seçim sponsorları gibi bir sektör doğurmuş.
İşadamlarının veya zenginlerin siyasette muteber olmasının bir sebebi de budur.
Bu sadece ülkemize özgü bir durum değil.
Dünyanın aşağı yukarı çoğu yerinde bu şekilde.
Alın size yakın zamandan somut bir örnek:
ABD’den!
Amerikan İsrail Halkla İşleri Komitesi kısaca AIPAC (American Israel Public Affairs Committee, AIPAC), ABD’de faaliyet gösteren Amerika Birleşik Devletleri'nin yasama ve yürütme organlarına İsrail yanlısı politikaları savunan ve ABD’deki en güçlü lobisidir.
AIPAC şimdi yoğunluğunu israilin soykırımda en büyük destekçisi olan ABD’nin seçimlerine vermiş durumda. Nerede İsrailin soykırımını kınayan, Filistin’i destekleyen senatör varsa seçilmesini engellemeye çalışıyor.
Hem de çok ciddi paralar harcayarak.
Bu işte pek tabiki başarılı da oluyor.
israil karşıtı politikalarıyla sol çevre tarafından tutulan demokrat Jamaal Bowman’dan sonra Cori Bush’u da ön seçimlerde eledi.
Paranın verdiği güçle yapılan siyasi dizaynların dünyayı sürüklediği vicdansızlığın, ahlaksızlığın, hukuksuzluğun canlı birer şahitleriyiz.
Daha fazla geç kalmadan yakın çevremizden başlayarak siyaseti bir an önce parasal zemininden ideal ve ülkü zeminine çekme zamanı gelmedi mi?