Hiç şüphesiz çok acı bir olay!
Kayıptı, önce bulunmasını istedik.
Günlerce arandı, sağ bulunması için dua ettik.
Zaman ilerledikçe endişelerimiz artmasına rağmen, Allah’tan ümit kesilmez dedik.
Ve 20 günün sonunda Melek kızımız Narin’in cansız bedenine ulaşıldı.
Kaybolması bizi üzdü, sonrasında ölü bulunması hele bir de çocuk olması hepimizi derinden etkiledi, sarstı.
Ne oldu?
Nasıl oldu?
Neden oldu?
gibi sorular hepimizin zihnini meşgul ediyor. Asıl şimdi sabırlı ve ihtiyatlı olmamız gerekir.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı dosyanın üzerinde dört kişilik bir soruşturma savcısıyla titizlikle duruyor.
Dosya üzerinde gizlilik kararı devam ediyor. Bu soruşturmaya ilişkin bilgilerin barolar, avukatlar ve bireyler dahil kimse ile paylaşılmadığı anlamına gelir. Dolayısıyla sızdırılan az bilgi ile yorum ve muhakeme yapmak, çeşitli ithamlarda bulunmak yerine sabırlı olup başsavcılık makamının dosyasını tekemmül etmesini beklemek gerekir.
Gözaltılar var, daha da olabilir.
Tutuklu var, daha da tutuklular olabilir.
Fakat her gözaltına alınanın, her tutuklananın kesin suçlu olduğunu düşünmemek gerekir.
Savcılık hepimizi derinden sarsan bu eylemin fail veya failleri bulacaktır.
Mahkeme de melek kızımıza uzanan elleri TCK 81-82 maddeleri gereğince cezalandıracaktır. Ceza içimizdeki öfkeyi dindirecek mi sorusunu maalesef daha çok konuşacağız.
Lütfen resmî makamların açıklamaları dışındaki açıklamalara itibar etmeyelim.
Mekanı cennet olan Narin kızımızın mübarek ruhuna bir Fatiha’mızı hediye ediyoruz.
Bu olay tam bir ahlaki yozlaşmışlık örneğidir. Küçücük bir köyde bir çocuk kayboluyor. Ama tüm köylü susuyor. Utanç verici.