“Gaz bedava, Emekliye zam, Öğretmen, ziraat mühendisine kadro!” Bütün bunlara eyvallah ama “Çocuklara eğitim ve sağlık bedava, Anneye maaş” diyen birileri çıksa geleceğimiz açısından daha iyi bir yatırım olmaz mı?
Dünyamız son yıllarda pek çok felaketi üst üste yaşadı. Pandemi, doğal afetler, kuraklık, kıtlık, ekonomik ve sosyal sorunlar gibi. Dünya bu sorunlarla baş etmeye çalışırken yavaş yavaş kendini hissettiren başka bir sorunla da yüzleşmek zorunda kaldı. Bu yeni tehlikenin adına “Nüfus Krizi “denildi.
Gelişmiş ülkelerde doğurganlık hızı 1.2’ye kadar düştü ve negatif nüfus büyüme dönemine girdi. Genç nüfus azalırken yaşlı nüfus da çoğalıyordu. Bu ters yönlü gidiş ülkeler için ekonomik, ulusal güvenlik ve soyun tehdit altında olduğu anlamına geliyordu. İnsanlık için en büyük tehlikelerden biri baş göstermişti artık. Nüfus azalmasına en çarpıcı örnek olarak her yıl öğrenci olmadığı için Japonya’da kapanan 450 okul gösterilebilir. 2002-2020 arası kapanan okul sayısı ise 9 bin olarak bildiriliyor. (Euronews, 2023)
Söz konusu ülkelerde iş gücü açığının bir kısmı göçmen ve robotlarla karşılanmaya çalışılsa dahi, göç ve göçmenlik sorununu beraberinde getiriyor. Yerli ve sonradan gelenler arasında çatışmalar günümüzde şiddetini arttırarak devem ediyor. Entegrasyon için gereken uzun, maliyetli çaba ve zaman yetersiz kalıyor. Robotlardan yararlanma oranı ise henüz istenilen bir seviyede değil. Günümüzde bazı ülkeler için asıl korku, demografik yapı ve soy birliğinin devamının tehlikede olduğunun düşünülmesidir. Bu kapsamda Çin Halk Cumhuriyeti’nin tek çocuk politikasından vazgeçmesinden bahsedebiliriz.
İnsanı insandan üretmenin başka bir yolu olmadığının bilincinde olan bu ülkeler; doğurganlık hızını doğal ve geleneksel yollarla yükseltmeye çalışıyorlar. Ancak bu doğal yola milyarlarca dolar harcanmasına rağmen hâlâ başarı sağlanmış değil. Aksine, eksilme hızı hala devam ediyor. Aslında bugün yüksek sesle dillendirilen bu sorun karşımıza yeni çıkmış değil. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’ndan sonra eksilen nüfusu tekrar yükseltmek için bazı çalışmalar yapılmıştı.
Hatta 1932’de İngiliz yazar Aldous HUXLEY’nin “Cesur Yeni Dünya” romanı laboratuvar ortamında genleriyle oynanmış insan üretme çalışmasını konu ediyordu. Bu konuda yapılan çalışmaların en çok bilineni Stalin’in 18 Temmuz 1944’ Sovyet Yüksek başkanlığının “KAHRAMAN ANNE” kararnamesidir.
1944 Analık Madalyaları
Bu kararnameye göre on çocuk doğuran her anneye, yüksek devlet görevlilerine verilen madalya eşdeğerinde Kahraman Anne madalyası ve para verilmiştir. 1944 yılında 400 bin kadın bu madalyayı hak etti. 10 çocuk için üstün hizmet madalyası verilirken, beş ve altı çocuk doğurabilenler için daha düşük derecede iki ayrı madalya sınıfı oluşturulmuştur. Beş ve altı çocuğun, o günler için bir kadından istenebilecek daha insani bir doğum sayısı olduğunu düşünebiliriz.
Rusya nüfusu 1 Ocak 2023 tarihi itibariyle bir önceki yıla göre 550.000 azalınca Putin, Stalin’in Kahraman Anne yasasını tekrar yürürlüğe koydu ve 10 çocuk doğurana 1 milyon Ruble vereceğini ilan etti. Putin, 1944 yılında verilen madalyalara benzer madalyalar dağıtarak anne olmayı ne kadar özendirebilecek bilemiyoruz ancak, Rus vatandaşların günümüzde göç edip, sıcak ülkelerde çoğalarak bu madalyaları hak etmeleri daha mümkün görünüyor.
Kahraman Anne Madalyası
Rusya’nın anneleri madalyayla ödüllendirmesi daha sonra Sovyetlerden ayrılan ülkelerce soy üstünlüğü sağlamak için kullanılmıştır. (1992-1995 yılları arasında Sırpların Boşnak kadınlarını hamile bırakarak hem nüfuslarını artırmayı hem de demokratik yapıyı bozmaya çalışmaları dünya tarihinde Hamile Bırakma Savaşı olarak anıldı. (Savaş ve Kadın, Tecelli Sercan Sırma, 2021 iletişim yayınları 1. Baskı). Kazakistan’da doğum teşviki için madalyalar dağıtmıştır.
Kazakistan Annelik Madalyası
Azalan ve yaşlanan nüfus krizinin yarattığı sorunlarla uğraşan gelişmiş ülkeler, çeşitli renkli kampanyalarla umut verici sonuçlar vadediyor olsa da çağımız aileleri ekonomik, bireyselleşme, dünya için umutlarının azalması gibi çeşitli kaygılardan dolayı uzun süreli çocuk büyütme gibi bir sorumluluğu taşımaya niyetli görünmüyor.
İnsanı insandan üretmenin başka bir yolu olmadığının bilincinde olan bu ülkeler; doğurganlık hızını doğal ve geleneksel yollarla yükseltmeye çalışıyorlar. Ancak bu doğal yola milyarlarca dolar harcanmasına rağmen hâlâ başarı sağlanmış değil.
Tüm bu kaygıların yanı sıra bireysel ve izole yaşamların çağında cinsel dürtülerin azalması da çocuk yapma isteğini olumsuz etkiliyor. Zaten evlenmek, aile kurmak fikri de giderek zayıflıyor. Evliliklerin azalması ve boşanmaların çoğalması bunu gösteriyor. Hele bir kadına 10 çocuk doğurtmak insan haklarına biraz da aykırı duruyor. (Euronews, 2023)
Her şeye rağmen farklı yollar deneyen bazı ülkeler ısrarla çalışmayı sürdürüyor. İlgi çekici, cazip kampanyalar yapıyorlar. Parasal yardım ve diğer desteklerin yanında en çok ilgi çeken renkli kampanyadan birkaç örnek verelim:
• Güney Kore’de 2010 yılında hükümet ilginç bir uygulama başlattı. Her ayın üçüncü çarşambası “Aile Günü” olarak kabul edildi. İşyerlerinin 19.30’da kapatılması zorunlu hâle getirildi. Bunun anlamı “Erken eve git, dinlen ve çocuk yap,” demekti.
• Gürcistan hükümeti ise resmi çöpçatan sitesini kurdu. Bu site kadın ve erkekleri buluşturup tanıştırıyor ve cazip yardımlarla aile kurmalarını sağlıyor. Yani hükümetin bir bölüm memurları sadece bu işle görevli. Kim bilir belki de bu birim ileride “Çöpçatanlık Bakanlığı’’na dönüşür.
• Bu konuda şimdilik Danimarka’nın “Do it for Denmark “(Danimarka için yap) kampanyası önde gidiyor gibi duruyor. Yapılan araştırmaya göre, Danimarkalılar tatilde yüzde 46 daha fazla seks yapıyor ve tatildeyken kadınlar yüzde 10 daha fazla gebe kalıyor. Bu kampanyada eşler daha rahat olsun, çocuklara göz kulak olsun diye, çiftlere eşlik eden büyükanne ve büyükbabalara da tatil yardımı yapılıyor. Tatil dönüşünde aileler annelerin gebe kaldığı ispatlarsa çocuk yardımının yanı sıra çeşitli para yardımları alıyor. İnternette yayınlanan kampanyanın tanıtım filmi on milyondan fazla izlendi.
Damızlık erkek ithali, babaların kim olduğu önemli olmaksızın yurtdışı tatillerinden hamile dönen kadınlar mizah konusu olarak medyada ses bulmakta ancak yarın bu aşağılayıcı fısıltıların yüksek ve karşıt bir sese dönüşeceği ihtimal dahilinde.
Gelişmiş ülkelerde 1800’lerin sonlarından itibaren “Aile Planlaması “adı altında daha az çocuk yapma doğrultusunda propaganda yapıldı. Hedefleri geri kalmış ülkelerde genç nüfusun çoğalmasını önlemekken, bu propagandalar kendi ülkelerinde etki yaratmış görünüyor ki gelişmiş ülkelerin genç nüfus ihtiyacı bugün bu kadar çoğalmış.
Gelişmekte olan ülke aydınları Aile Planlamasına hep şüpheyle baktılar. Güney Amerika ülkelerinden Venezuela’nın Devlet başkanı Nicolas Maduro Dünya Kadınlar Gününde en az altı çocuk yapılması tavsiyesinde bulundu.
Aslında gelişmekte olan ülke aydınları Aile Planlamasına hep şüpheyle baktılar. Güney Amerika ülkelerinden Venezuela’nın Devlet başkanı Nicolas Maduro Dünya Kadınlar Gününde en az altı çocuk yapılması tavsiyesinde bulundu. Bu durum gıda sıkıntısı ve yüksek enflasyon yaşayan Venezuela’da hoş karşılanmadı, tartışmalara neden oldu. (Congar, 2020)
Ülkemizde ise TUİK 2020 verilerine göre Dünya doğurganlık ortalaması 2.42 iken Türkiye’de bu rakam 1.70 olarak belirlendi. Geçmiş yıllarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan demeçlerinde, yaşlı nüfus oranımızın yıllar içinde artacağını, genç nüfusun azalacağını söyleyerek tüm nikah törenlerinde yeni evli çiftlere hep üç çocuk mümkünse daha fazlasını yapmalarını tavsiye etti. Bugünün ekonomik şartlarında yurttaşlarımız arasında pek de alıcı bulmayan bu tavsiyeyi Suriyeli göçmenlerin ciddiye aldığı anlaşılıyor.
İşin ilginç tarafı bu seçim günlerinde ne İktidar ne de muhalefet söz birliği etmişçesine nüfusun yaşlanması, ihtiyaç duyulan genç nesil, doğum oranlarının düşmesi, evliliklerin azalması, bireysel ve izole yaşantıların artması, iş gücü için demografik yapıyı değiştirecek yoğunlukta bir göç sorunuyla karşı karşıya kalınması gibi nüfus krizine dair hiçbir şey söylemiyor.
Dahası, siyasi partilerin programlarında bir alt madde bile yer almıyor. Oysa doğurganlık oranının giderek düşmesi bir gün “Nur topu” gibi bir sorun doğuracaktır. “Gaz bedava, Emekliye zam, Öğretmen, ziraat mühendisine kadro!” Bütün bunlara eyvallah ama “Çocuklara eğitim ve sağlık bedava, Anneye maaş” diyen birileri çıksa geleceğimiz açısından daha iyi bir yatırım olmaz mı?
Kaynaklar
Congar, K. (2020, 03 12). Euronews. https://tr.euronews.com/2020/03/12/cocuk-tesviki-uygulamalari-tinder-bedava-tatil-para-yardimi-sosyal-destek-en-az-3-cocuk adresinden alındı
Euronews. (2023, 04 05). Euronews. https://tr.euronews.com/2023/03/31/son-ogrenciler-mezun-oluyor-yaslanan-japonyada-her-yil-onlarca-okul-kapaniyor adresinden alındı
Sırma, T. S. (2021). Kadın ve Savaş (1 b.). İletişim yayınları.